Yeni yılın benim için bir önemi yok. Günlere de pek değer vermem aslında. Ama yinede şunu demek güzel: Nice güzel yıllara.
31 Aralık 2011 Cumartesi
21 Aralık 2011 Çarşamba
20 Aralık 2011 Salı
19 Aralık 2011 Pazartesi
“Kozmoloji üzerine ne zaman ders verilse, ben Büyük Patlamadan önce ne olduğunu sık sık sormuştum. Önce'nin olmadığı, şüpheyle karşılanır. Çünkü Büyük Patlama zamanın ortaya çıkışını sağladı, birşey ona sebep olmuş olmalıdır. Fakat ‘neden’ ve ‘etki’ zamana ait kavramlardır. Ve zamanın varolmadığı durumlara uygulanamazlar. Bu yüzden soru anlamsızdır.”
Stephen Hawking
Stephen Hawking
“Milyonlarca yıl insan türü hayvanlar gibi yaşadı. Ancak sonra bir şey oldu tüm hayal gücümüzü ortaya çıkaran. Konuşmayı ve dinlemeyi öğrendik. Konuşma fikirlerin iletişimini sağladı, insanlığın birlikte çalışıp imkansız şeyler başarmasını da. İnsan türünün en büyük kazanımları konuşma ile geldi, ve en büyük hataları konuşmamaktan. Böyle olmamalı. En büyük umutlarımız gelecekle birlikte gerçek oluyor. Teknoloji kullanımı ile, imkanlar sınırsız. Sadece konuşuyor olduğumuzdan emin olmamız gerek.”
Stephen Hawking
Stephen Hawking
"Yıldızların düşmediğini söylediği için Prinelli'yi dövdürten, kanın vücutta dolaştığını ispatladığı için Harvey'e işkence eden onlardır. Galile'yi, Kristof Colomb'u zindana attıran, Pascal'ı, Monteigne'i, Molier'i din ve ahlak adına afaroz eden onlardır. Fransa'nın üçyüz yıldır yaydığı büyük ışık onları rahatsız ediyor. O ışık akıldan müteşekkildir. Gerçek mümin benim ey rahipler, sizler dinsizsiniz."
Victor Hugo
Victor Hugo
Evrenin Tanrısal bir dizayna dayandığı savına yöneltilen en keskin eleştiri, evrimci bilim adamlarından değil, onlardan çok önce yaşamış bir düşünürden, Voltaire'den gelmiştir. 1755'te bir deprem Lizbon kenti nüfusunun dörtte birini (30.000 kişiyi) yok eder. "Lizbon Depremi" diye bilinen bu doğal yıkımda ölenlerin çoğu Azizler Günü nedeniyle kilisede toplanmış dua ediyordu. Felaketi, Tanrı'nın günahkâr kullarını cezalandırması diye yorumlayan papazlar Voltaire'in sabrını taşırır. 18. yüzyılın ünlü düşünürü onlara şu dizelerle seslenir:
...tüm duyarlı nesneler, aynı günde doğmuş
benim gibi acı çeker, benim gibi ölürler.
Kartal, ödlek kurbanı üstüne çullanmış
Titreyen organları kanlı gagasıyla parçalar...
Savaşın toz dumanında yuvarlanan adam,
Can çekişen arkadaşının kanıyla kanı karışmakta,
Beklerken leş kargalarına yem olma sırasını.
Evet, her kişide tüm dünya sızlanmakta
Hepsi ıstırap için doğmuş, birbirini yok etmekte
Peki,'bu korkunç kaos ne için?
Her birimizin acısı hepimize mutluluk mu dersin!
Ne kutsanacak dünya, öyleyse!
(Alıntı: Evrim Kuramı ve Bağnazlık - Cemal Yıldırım)
...tüm duyarlı nesneler, aynı günde doğmuş
benim gibi acı çeker, benim gibi ölürler.
Kartal, ödlek kurbanı üstüne çullanmış
Titreyen organları kanlı gagasıyla parçalar...
Savaşın toz dumanında yuvarlanan adam,
Can çekişen arkadaşının kanıyla kanı karışmakta,
Beklerken leş kargalarına yem olma sırasını.
Evet, her kişide tüm dünya sızlanmakta
Hepsi ıstırap için doğmuş, birbirini yok etmekte
Peki,'bu korkunç kaos ne için?
Her birimizin acısı hepimize mutluluk mu dersin!
Ne kutsanacak dünya, öyleyse!
(Alıntı: Evrim Kuramı ve Bağnazlık - Cemal Yıldırım)
18 Aralık 2011 Pazar
16 Aralık 2011 Cuma
"13 yaşında, tecavüze uğrayan kıza ''kendi rızası vardı'' diyen "hukukçulara" "hukuk" dersi...
İngiliz yargıç, gece yarısı parktan geçen kızı korkutan adama 7 yıl 7 gün hapis verince, şaşıran gazeteciler sorar: 'Adam kıza elini bile süremedi... Kaçan kızın çığlıklarına yetişenler de adamı yakaladılar. Bu 7 yıl, 7 gün çok değil mi?' Yargıcın yanıtı hukuk tarihine geçecek düzeyde: "Kızı korkutmanın karşılığı 7 gündür. 7 yıl ise İngiliz kızlarının gece yarısı parkta dolaşma özgürlüklerine saldırmanın cezasıdır..."
İngiliz yargıç, gece yarısı parktan geçen kızı korkutan adama 7 yıl 7 gün hapis verince, şaşıran gazeteciler sorar: 'Adam kıza elini bile süremedi... Kaçan kızın çığlıklarına yetişenler de adamı yakaladılar. Bu 7 yıl, 7 gün çok değil mi?' Yargıcın yanıtı hukuk tarihine geçecek düzeyde: "Kızı korkutmanın karşılığı 7 gündür. 7 yıl ise İngiliz kızlarının gece yarısı parkta dolaşma özgürlüklerine saldırmanın cezasıdır..."
15 Aralık 2011 Perşembe
"Hayat böyledir. Çaresizlik ve tehlike anları vardır ki, o zaman çırpınmaya ve haykırmaya gelmez. Batar insan ve boğulur. Marifet o anları geçirmektir. Sonrası gittikçe kolaylaşır. Kadere teslim olmak lazımdır o anlarda. Bu acizlik değildir. Dikkat et sözüme: Bu dünyada ölümden başka hemen her şeyin çaresi vardır."
Peyami Safa
Peyami Safa
12 Aralık 2011 Pazartesi
6 Aralık 2011 Salı
25 Kasım 2011 Cuma
19 Kasım 2011 Cumartesi
"Bir Kurşun Sıkılmadan Tamamiyle Teslim Edimiş Bu Ülke"
"Bir kurşun sıkılmadan tamamiyle her şeyi teslim edilmiş bu ülke bizim atalarımıza, şanımıza lâyık değildir. Onun için bununla hepimiz mücadele edeceğiz. Esin de ben de, nerede olsak, "öbür dünyada da" olsa devam edeceğiz beraber..."
Oktay SİNANOĞLU, 17 Kasım 2011, kızkardeşi merhume Esin AFŞAR'ı son yolculuğuna uğurlarken...
Oktay SİNANOĞLU, 17 Kasım 2011, kızkardeşi merhume Esin AFŞAR'ı son yolculuğuna uğurlarken...
18 Kasım 2011 Cuma
Bir kalp işareti yapmak veya aptal kanser diye boş bir cümleye başlayıp paragrafın yarısında paylaşın diye yalvarmaktansa;
Kansere Karşı:
Zerdeçal - her gün bir tatlı kaşığı.
Nar suyu - ağızda 35 saniye tuttuktan sonra için.
Kara üzüm.
Elma.
Haftada bir mercimek.
İçme suyunuzu pet şişede tutmayın.
İçme suyunuzu pet şişede dondurup kullanmayın.
Meme Kanserine Karşı:
Kimyon.
Esmer ekmek kabuğu.
Esmer pirinç.
Bulgur.
Temizlenmemiş mantar.
Brokoli.
Karnıbahar.
Lahana.
11 Kasım 2011 Cuma
10 Kasım 2011 Perşembe
9 Kasım 2011 Çarşamba
"Alçakgönüllülükle bağırmayacaksan, gülerek, sevgiyle bağırmayacaksan hiç bağırma özgürlük diye. Bildiğimiz dünya tükendiğinde, çiftçiler, zanaatkârlar öldüğünde, üretim ve tüketim artık durdurulamaz bir hal aldığında tarihimiz sona erecektir. Gökyüzünün yolları barışın, kardeşliğin yolları olmalı. Devrimde bir tek savaşa yer var. O da dünyanın o eski kanlı yollarını tarihe gömmek için ruhumuzda vereceğimiz savaş."
Pier Paolo Pasolini
Pier Paolo Pasolini
6 Kasım 2011 Pazar
"Bir yerlerde hâlâ halklar ve sürüler var; ama bizde değil kardeşlerim; burada devletler var. Devlet? Bu nedir? Peki şimdi kulaklarınızı iyi açın, çünkü size halkların ölümüne ilişkin sözlerimi aktaracağım.
Devlet soğuk canavarların en soğuğun adıdır. Söylediği yalanlar da buz gibidir ve şu yalan ağzından bir yılan gibi kıvrılıp çıkar: "Devlet olarak ben halkım." Bu yalan! Halkları yaratan ve üzerlerine bir inanç ve sevgi asanlar yaratıcılardır; onlar hayata hizmet ettiler.
Birçoklarına tuzaklar kuran ve bunun adına devlet diyenler yok edicilerdir; üzerlerine bir kılıç ve yüzlerce iştah kabartıcı şey asarlar...
Size şu işareti veriyorum: Her halkın iyiye ve kötüye ilişkin kendi dili vardır; bunu komşusu anlamaz. Her halk kendi dilini geleneklerinde ve haklarında bulur. Ama devlet iyinin ve kötünün bütün dillerinde yalan söyler; söylediği her şey yalandır ve sahip olduğu her şey çalıntıdır."
Friedrich Nietzsche
Devlet soğuk canavarların en soğuğun adıdır. Söylediği yalanlar da buz gibidir ve şu yalan ağzından bir yılan gibi kıvrılıp çıkar: "Devlet olarak ben halkım." Bu yalan! Halkları yaratan ve üzerlerine bir inanç ve sevgi asanlar yaratıcılardır; onlar hayata hizmet ettiler.
Birçoklarına tuzaklar kuran ve bunun adına devlet diyenler yok edicilerdir; üzerlerine bir kılıç ve yüzlerce iştah kabartıcı şey asarlar...
Size şu işareti veriyorum: Her halkın iyiye ve kötüye ilişkin kendi dili vardır; bunu komşusu anlamaz. Her halk kendi dilini geleneklerinde ve haklarında bulur. Ama devlet iyinin ve kötünün bütün dillerinde yalan söyler; söylediği her şey yalandır ve sahip olduğu her şey çalıntıdır."
Friedrich Nietzsche
3 Kasım 2011 Perşembe
"Nihai olarak ve bütünüyle olduğundan hoşnut, hoşnutluğuyla mükemmel ve tamamlanmış olan, tam ve mükemmel özgür insan, köleliğini "aşmış" bir köle olacaktır. Aylak efendilik çıkmaz bir yoldur, buna karşılık eylemli kolelik her türlü insani, toplumsal ve tarihsel ilerlemenin kaynağıdır. Tarih çalışan kölenin tarihidir."
Alexandre Kojeve
Alexandre Kojeve
Tanrı (bu savaşın), kölelerin karşılıksız emeğinin iki yüz elli yıl içinde biriktirdiği bütün zenginlik yok olup gidene ve kırbaç yaralarından akan her damla kan kılıç yaralarından akacak kanla karşılanıncaya kadar sürmesini istiyorsa, üç bin yıl önce olduğu gibi, gene şunu söylemek gerekiyor: "Tanrının hükmü doğru ve adildir."
Abraham Lincoln, İkinci Göreve Başlama Konuşması, Mart 1865
Abraham Lincoln, İkinci Göreve Başlama Konuşması, Mart 1865
2 Kasım 2011 Çarşamba
19 Ekim 2011 Çarşamba
17 Ekim 2011 Pazartesi
16 Ekim 2011 Pazar
15 Ekim 2011 Cumartesi
ANADOLU'NUN İSYANI!
Çekimleri aylarca Anadolu'nun dört bir yanında süren Anadolu'nun İsyanı kısa filmi tamamlandı. Filmin linkini paylaşarak Anadolu'nun sesini duyuralım.
Film herhangi bir kar amacı güdülmeden, konuya duyarlı insanların gönülden destekleriyle tamamlanmıştır. Amacı Anadolu'da HES'lere karşı yürütülen mücadeleye destek olmak yeni bir soluk katmaktır . HES mücadelesi içerisinde bulunan herkes, bu çekimlerin yapıldığı bölgelerdeki bütün canlılar, bu filmin dolaylı ya da dolaysız destekçisidir. Bu nedenle film, herhangi birinin isminin öne çıkartılamayacağı bir anonim çalışmadır.
Çekimleri aylarca Anadolu'nun dört bir yanında süren Anadolu'nun İsyanı kısa filmi tamamlandı. Filmin linkini paylaşarak Anadolu'nun sesini duyuralım.
Film herhangi bir kar amacı güdülmeden, konuya duyarlı insanların gönülden destekleriyle tamamlanmıştır. Amacı Anadolu'da HES'lere karşı yürütülen mücadeleye destek olmak yeni bir soluk katmaktır . HES mücadelesi içerisinde bulunan herkes, bu çekimlerin yapıldığı bölgelerdeki bütün canlılar, bu filmin dolaylı ya da dolaysız destekçisidir. Bu nedenle film, herhangi birinin isminin öne çıkartılamayacağı bir anonim çalışmadır.
Önce uykusuzluk beni sevdi,
Sonra ben kendisini.
Ardına çayı geldi,
Sonra kahvesi.
Üşüdü ben geceleri,
Gidip şınav barfiks çekti.
Kitap okudu biraz,
Biraz karanlığı izledi.
Baykuş geliyor geceleri,
Sivrisinekler çok sevimli.
Gece hiç ses yok,
Arada bir cırcır böcekleri.
Bir de var ağaçların,
Hafif yaprak sesleri.
Ve olurken sabah,
Uyandırıyor horozlar mahalleyi.
Az istiyordum uyku saati,
Oldu beklemeden istediğim gibi.
Uyuyorum günde 4 saat,
Ses çıkmazsa var daha 45'liği.
Haftada bir oluyor tabi,
1 günden fazla gözler açık.
Ve bir renk daha beliriyor beyazlarda,
Türk bayrağındaki gibi kırmızılık.
Sonra ben kendisini.
Ardına çayı geldi,
Sonra kahvesi.
Üşüdü ben geceleri,
Gidip şınav barfiks çekti.
Kitap okudu biraz,
Biraz karanlığı izledi.
Baykuş geliyor geceleri,
Sivrisinekler çok sevimli.
Gece hiç ses yok,
Arada bir cırcır böcekleri.
Bir de var ağaçların,
Hafif yaprak sesleri.
Ve olurken sabah,
Uyandırıyor horozlar mahalleyi.
Az istiyordum uyku saati,
Oldu beklemeden istediğim gibi.
Uyuyorum günde 4 saat,
Ses çıkmazsa var daha 45'liği.
Haftada bir oluyor tabi,
1 günden fazla gözler açık.
Ve bir renk daha beliriyor beyazlarda,
Türk bayrağındaki gibi kırmızılık.
13 Ekim 2011 Perşembe
"Felsefe yüksek bir dağ yoludur... ıssız bir yoldur ve yukarı çıktıkca daha da ıssızlaşır. Bu yolu her kim izlerse hiç korkmamalı, her şeyi geride bırakmalı ve kış karında güvenle ilerlemelidir... Kısa süre içinde altındaki dünyayı görür; kumsalları ve bataklıkları gözünün önünden kaybolur, düzgün olmayan noktaları düzelir, yırtıcı sesleri artık kulağına ulaşmaz. Ve yuvarlaklığını da görür. Kendisi her zaman saf ve serin dağ havasındadır ve güneşi görür, oysa aşağıdaki herkes gecenin karanlığıyla kuşatılmıştır."
Arthur Schopenhauer
Arthur Schopenhauer
10 Ekim 2011 Pazartesi
“Hayatın bize çizdiği yol, özgürlük ve güzelliklerle dolu olabilir, ama biz bu yolu yitirdik. Hırs insanların ruhunu zehirledi, dünyayı bir nefret çemberine aldı. Hepimizi kaz adımlarıyla sefaletin ve savaşların içine sürükledi. Hızımızı artırdık, ama bunun tutsağı olduk. Bolluk getiren makineleşme bizi yoksul kıldı. Edindiğimiz bilgiler bizi çıkarcı yaptı, zekamızı da katı ve acımasız. Çok düşünüyoruz, ama az hissediyoruz. Makineleşmeden çok insanlığa, zekadan çok iyilik ve anlayışa gereksinmemiz var. İnsancıl değerlerimizi koruyamazsak hayat korkunç olur, hep yitiririz. Siz insanlar güçlüsünüz. Makineleri yapacak güç sizdedir. Bu hayatı olağanüstü bir mutluluk serüvenine çevirecek olan yine sizlersiniz. Öyleyse, insanlık ve demokrasi adına bu gücü kullanalım ve milliyetçilik hastalığına karşı birleştirelim. Din, dil, ulus ayrımcılığı olmayan yeni bir dünya yaratalım.”
Charlie Chaplin
Charlie Chaplin
4 Ekim 2011 Salı
"Soğuk bir kış sabahı çok sayıda kirpi donmamak için hep birlikte ısınmak üzere bir araya toplanır. Ama kısa süre sonra oklarının birbirleri üzerindeki etkilerini görüp yeniden ayrılırlar. Isınma gereksinimi onları bir kez daha bir araya getirdiğinde okları yine kendilerine engel olur ve iki kötü arasında gidip gelirler, ta ki birbirlerine katlanabilecekleri uygun mesafeyi bulana kadar. Bunun gibi, insanların hayatlarının boşluğundan ve tekdüzeliğinden kaynaklanan toplum gereksinimi onları bir araya getirir, ama nahoş ve tiksinti verici özellikleri onları bir kez daha birbirinden ayırır."
Arthur Schopenhauer
Arthur Schopenhauer
30 Eylül 2011 Cuma
28 Eylül 2011 Çarşamba
27 Eylül 2011 Salı
22 Eylül 2011 Perşembe
20 Eylül 2011 Salı
2 Eylül 2011 Cuma
12 Temmuz 2011 Salı
11 Temmuz 2011 Pazartesi
10 Temmuz 2011 Pazar
Dildendir mutluluk
Dildendir mutluluk, dildendir değer,
Dili olmayana insan mı derler!
İnsanda dilince değişir kader:
Ya yurda baş olur ya başı gider.
Bir söz edeyim ki; kalsın seninle
Dilinden sızlanan insanı dinle:
Ağzından uygunsuz bir söz kaçırma,
Dilinle taş atıp başını kırma!
Çoğu faydasızdır, eyisi özdür,
Asıl söz, bilerek söylenen sözdür.
Kem söz duyanları hep düşman eder,
Ederse insanı, söz sultan eder.
Ne yumruktan, ne kılıçtan iz kalır.
İnsan ölür arkasında söz kalır.
Söyle: doğru, güzel, öz sandığını,
Söyle: bildiğini, inandığını.
Söyle: inananlar gelsin izinden,
Canına mal olsa dönme sözünden!
Akıllı söz söyler, amma az söyler,
Er olan sözünü sakınmaz, söyler.
Eyi söz, söyleyenden yanadır.
Oğul! Bütün bu öğütler sanadır.
Dinlersen sözümü, geçmez iş işten,
Değerlidir söz gümüşten, demirden.
Gümüş mümüş harcandıkça harcanır,
Söz gününde harcandı mı kazanır.
Yel altunu sürü sepet götürür,
Bir nasihat bin müsibet götürür.
Yusuf Has Hacib’in 11. yüzyılda yazdığı Kutadgu Bilig adlı eserinden alınmıştır.
Çevirmen: Behçet Kemal Çağlar
Dili olmayana insan mı derler!
İnsanda dilince değişir kader:
Ya yurda baş olur ya başı gider.
Bir söz edeyim ki; kalsın seninle
Dilinden sızlanan insanı dinle:
Ağzından uygunsuz bir söz kaçırma,
Dilinle taş atıp başını kırma!
Çoğu faydasızdır, eyisi özdür,
Asıl söz, bilerek söylenen sözdür.
Kem söz duyanları hep düşman eder,
Ederse insanı, söz sultan eder.
Ne yumruktan, ne kılıçtan iz kalır.
İnsan ölür arkasında söz kalır.
Söyle: doğru, güzel, öz sandığını,
Söyle: bildiğini, inandığını.
Söyle: inananlar gelsin izinden,
Canına mal olsa dönme sözünden!
Akıllı söz söyler, amma az söyler,
Er olan sözünü sakınmaz, söyler.
Eyi söz, söyleyenden yanadır.
Oğul! Bütün bu öğütler sanadır.
Dinlersen sözümü, geçmez iş işten,
Değerlidir söz gümüşten, demirden.
Gümüş mümüş harcandıkça harcanır,
Söz gününde harcandı mı kazanır.
Yel altunu sürü sepet götürür,
Bir nasihat bin müsibet götürür.
Yusuf Has Hacib’in 11. yüzyılda yazdığı Kutadgu Bilig adlı eserinden alınmıştır.
Çevirmen: Behçet Kemal Çağlar
9 Temmuz 2011 Cumartesi
"Görünmez bir adam var gökte yaşayan, her günün her dakikasını izleyen, ve bu görünmez adamın yapmanızı istemediği şeylerden oluşan 10 maddelik bir listesi var. Eğer bu listedeki herhangi birşeyi yaparsanız sizi ateşle dumanla ve işkenceyle dolu bir yere sonsuza dek yaşamaya gönderecek. Zamanın sonuna kadar yanarak, boğularak, çığlık atarak acı çekin diye. Ama o sizi seviyor."
George Carlin
George Carlin
8 Temmuz 2011 Cuma
Çinli tüketicilerin bir takım taktiği varmış. Meselâ araba alacaklar diyelim, internette bir grup açıp birbirlerini buluyorlar, bazen 20, bazen 40 kişi kadar olunca hep birlikte mağazaya gidip "şu kadar sayıda araba alacağız, şu kadar indirim talep ediyoruz" diyerek fiyatı kendileri belirliyormuş. Ne pazarlık ama...
7 Temmuz 2011 Perşembe
5 Temmuz 2011 Salı
3 Temmuz 2011 Pazar
26 Haziran 2011 Pazar
Sevgili erkek arkadaşlar… Bir bayandan hoşlandığınızda, ona kazandığınız miktarın daha azını söyleyin. Çünkü gerçekçi olduğunuz kadar sahte, sahte olduğunuz kadar gerçekçi bir davranış alabilirsiniz. Yani, az kazandığınızı duyduğunda sizden hoşlanmıyor, çok kazandığınızı duyunca 180 derece dönüyorsa, yapacağınız en iyi şey, ona 1 lira 80 kuruş verip, hiçbir şey demeden iletişimi kesmektir.
25 Haziran 2011 Cumartesi
19 Haziran 2011 Pazar
Plastik su şişelerinin kapaklarındaki küçülmeyi fark ettiniz mi?
Tekerlekli sandalye için kapak biriktirme kutusuna veya geri dönüşüm kutusuna değil de duyarsız millet onu sokağa veya çöpe attığında doğada çözülme zamanı azalsın, doğaya daha az zarar versin diye yapmışlar, hem masraftan da kısmış oldular.
İki taraf da memnun...
Tekerlekli sandalye için kapak biriktirme kutusuna veya geri dönüşüm kutusuna değil de duyarsız millet onu sokağa veya çöpe attığında doğada çözülme zamanı azalsın, doğaya daha az zarar versin diye yapmışlar, hem masraftan da kısmış oldular.
İki taraf da memnun...
Tarkan’ın Sözü ve Müziği, Orhan Gencebay’ın Sazı
Tarkan Doğa Derneği’nin yürüttüğü mücadeleye destek vermek için “Uyan” adlı bir şarkı üretti. Bu çalışmaya katılan Orhan Gencebay, şarkıda hem sazı hem de sesiyle Tarkan’a eşlik etti.
Türkiye doğasının hızla yok oluşu Tarkan ve Orhan Gencebay’ı Doğa Derneği çatısı altında bir araya getirdi. Tarkan, “Uyan” şarkısıyla doğadaki yok oluşun önüne geçebilmek için birlikte hareket etmenin önemini vurguluyor. “Uyan”ın Orhan Gencebay’ın da katılımıyla hazırlanması Türkiye’deki doğa hareketinin gelişimini daha da hızlandıracak.
Tarkan Doğa Derneği’nin “Hasankeyf Yok Olmasın” kampanyasına destek vererek herkesi Türkiye’nin doğasına sahip çıkmaya davet ediyor. Doğa Derneği Genel Müdürü Güven Eken yaptığı açıklamada “Uyan, Aşık Veysel’in ‘Benim Sadık Yarim Kara Topraktır’ adlı eserinin günümüzdeki karşılığı. Tuz Gölü’nün, Hasankeyf’in, Allianoi’nin ve yok olan daha nice önemli doğa alanının çağrısı Tarkan’ın ‘Uyan’ adlı şarkısında ete kemiğe büründü. Bu şarkı, içinde bulunduğumuz tehlikenin farkında olmayan birçok insanı doğa için harekete geçirecek.
Tarkan Doğa Derneği’nin yürüttüğü mücadeleye destek vermek için “Uyan” adlı bir şarkı üretti. Bu çalışmaya katılan Orhan Gencebay, şarkıda hem sazı hem de sesiyle Tarkan’a eşlik etti.
Türkiye doğasının hızla yok oluşu Tarkan ve Orhan Gencebay’ı Doğa Derneği çatısı altında bir araya getirdi. Tarkan, “Uyan” şarkısıyla doğadaki yok oluşun önüne geçebilmek için birlikte hareket etmenin önemini vurguluyor. “Uyan”ın Orhan Gencebay’ın da katılımıyla hazırlanması Türkiye’deki doğa hareketinin gelişimini daha da hızlandıracak.
Tarkan Doğa Derneği’nin “Hasankeyf Yok Olmasın” kampanyasına destek vererek herkesi Türkiye’nin doğasına sahip çıkmaya davet ediyor. Doğa Derneği Genel Müdürü Güven Eken yaptığı açıklamada “Uyan, Aşık Veysel’in ‘Benim Sadık Yarim Kara Topraktır’ adlı eserinin günümüzdeki karşılığı. Tuz Gölü’nün, Hasankeyf’in, Allianoi’nin ve yok olan daha nice önemli doğa alanının çağrısı Tarkan’ın ‘Uyan’ adlı şarkısında ete kemiğe büründü. Bu şarkı, içinde bulunduğumuz tehlikenin farkında olmayan birçok insanı doğa için harekete geçirecek.
“Gerçekten de ünlü bir meselde anlatılan üç kör adama benziyoruz; her birimiz bir filin ancak tutabildiğimiz yerini tarif edebiliyor, ama yine de hayvanın tüm yapısını bildiğimizi iddia ediyoruz. Böylece kendi mikro dünyalarımızdan doğan farklı dünya görüşleri üzerinde çekişip duruyoruz. Bunun için de tüm savaşlar aslında dinsel savaşlardır.”
Dr. M. Scott Peck
Dr. M. Scott Peck
18 Haziran 2011 Cumartesi
5 Haziran 2011 Pazar
Gidiyor bir meydana saygıdeğer bilmem hangi kişi, veriyor vaatlerini boş inançları ihtiyaç edinmiş bonkör vakitlilere, birkaç kişiyi de kötülemeden konuşma yapma yeteneğinden yoksun… sonra çekip gidiyor başka meydana. O konuşma yapılan yerlerde, evlerinde sakince oturan, belki uyuyan, belki hasta olan veya yüksek sesten rahatsız olanlara bu kişi çok mu saygıdeğer oldu şimdi?
Oluşacak trafik, çevre ve ses kirliliğinden bahsetmedim henüz. Ne sesini, ne düşüncelerini beğenmediğin kişinin karga sesi, odanın içinde zonklaması kimin hoşuna gider ki? En azından o alanlar boşaldıktan sonra oluşacak pisliğe bir bakın. Bakın, insanların ne kadar pis olduğunda. Salladıkları bayrakları bile atıyorlar yere. Onlar, salladığı bayrakları bile kendi ayakları altına alabilecek kadar düşünceliler işte. Ancak, onların da oyu bir, seninki de.
Oluşacak trafik, çevre ve ses kirliliğinden bahsetmedim henüz. Ne sesini, ne düşüncelerini beğenmediğin kişinin karga sesi, odanın içinde zonklaması kimin hoşuna gider ki? En azından o alanlar boşaldıktan sonra oluşacak pisliğe bir bakın. Bakın, insanların ne kadar pis olduğunda. Salladıkları bayrakları bile atıyorlar yere. Onlar, salladığı bayrakları bile kendi ayakları altına alabilecek kadar düşünceliler işte. Ancak, onların da oyu bir, seninki de.
Ben Tanrı'ya inanırım çünkü eğer yoksa ona inanmakla hiçbirşey kaybetmem, ama eğer varsa inanmamakla çok şey kaybederim.
Lucretius
Eğer Tanrı, insana yaşamaya zorladığı hayatı kendisi yaşamak zorunda kalsaydı, kendisini öldürürdü.
Alexandre Dumas (baba)
Şu dünyayı tanrı yarattıysa, onun yerinde olmak istemem doğrusu. Çünkü, dünyanın sefaleti yüreğimi parçalar.Yaratıcı bir ruh düşünülürse, yarattığı şeyi göstererek ona şöyle bağırmak hakkımızdır: "bunca mutsuzluğu ve bu üzüntüyü ortaya çıkarmak uğruna, hiçliğin sessizliğini ve kıpırdamazlığını bozmaya nasıl kalkıştın?"
Arthur Schopenhauer
Tanrı öldü.
Friedrich Nietzsche
Eğer Tanrı var olmasaydı, onu icat etmek gerekirdi.
Voltaire
Voltaire'in sözünü tersine çevirerek diyorum ki, eğer Tanrı gerçekten varsa, onu yok etmek gerekir.
Mihail Bakunin
Tanrı tavsiyemi sormuş olsaydı, evren için daha basit bir tasarım önerirdim.
X. Alfonso
Eğer Tanrı varsa iyi bir mazereti olmalı.
Woody Allen
Diğer tüm kanıtları bir yana bırakırsak baş parmak bile benim Tanrı'nın varlığına inanmam için yeterlidir.
Isaac Newton
Tanrı'nın bilgisinin mükemmel olması ve onun aldanmaz ve aldatmaz olması inancı, vahyin temelini oluşturur.
René Descartes
Tanrı öldü. Cennet bomboş - Ağlayın çocuklar, artık babanız yok. - Gerard de Nerval
Tanrı, insan ve madde diye ayırım yapmak anlamsızdır. Evrensel cevher, saf bilinç olan ruhtur. Düşünce basamaklarını kateden insan sonunda kendisine döner. Gerçek ruhun kendisi olduğunu keşfeder. Aslında insan tanrı; tanrı da insandır.
Georg Wilhelm Friedrich Hegel
Lucretius
Eğer Tanrı, insana yaşamaya zorladığı hayatı kendisi yaşamak zorunda kalsaydı, kendisini öldürürdü.
Alexandre Dumas (baba)
Şu dünyayı tanrı yarattıysa, onun yerinde olmak istemem doğrusu. Çünkü, dünyanın sefaleti yüreğimi parçalar.Yaratıcı bir ruh düşünülürse, yarattığı şeyi göstererek ona şöyle bağırmak hakkımızdır: "bunca mutsuzluğu ve bu üzüntüyü ortaya çıkarmak uğruna, hiçliğin sessizliğini ve kıpırdamazlığını bozmaya nasıl kalkıştın?"
Arthur Schopenhauer
Tanrı öldü.
Friedrich Nietzsche
Eğer Tanrı var olmasaydı, onu icat etmek gerekirdi.
Voltaire
Voltaire'in sözünü tersine çevirerek diyorum ki, eğer Tanrı gerçekten varsa, onu yok etmek gerekir.
Mihail Bakunin
Tanrı tavsiyemi sormuş olsaydı, evren için daha basit bir tasarım önerirdim.
X. Alfonso
Eğer Tanrı varsa iyi bir mazereti olmalı.
Woody Allen
Diğer tüm kanıtları bir yana bırakırsak baş parmak bile benim Tanrı'nın varlığına inanmam için yeterlidir.
Isaac Newton
Tanrı'nın bilgisinin mükemmel olması ve onun aldanmaz ve aldatmaz olması inancı, vahyin temelini oluşturur.
René Descartes
Tanrı öldü. Cennet bomboş - Ağlayın çocuklar, artık babanız yok. - Gerard de Nerval
Tanrı, insan ve madde diye ayırım yapmak anlamsızdır. Evrensel cevher, saf bilinç olan ruhtur. Düşünce basamaklarını kateden insan sonunda kendisine döner. Gerçek ruhun kendisi olduğunu keşfeder. Aslında insan tanrı; tanrı da insandır.
Georg Wilhelm Friedrich Hegel
4 Haziran 2011 Cumartesi
Yandaki koğuş binasında, mavi kapak biriktirme kutusuna çöp atıldığından dolayı komutandan izin alıp o kutuyu bizim koğuş binasına koymak –tabiî cahil üniversite mezunlarının içine attığı çöpleri çöpe boşalttıktan sonra- ve içine bir okuma yazma bilmeyen veya beyni olmayan insan taklidi yapmadan kutuyu gerektiği gibi kullanmaya başlamak, bölükteki arkadaşların da desteğini görmek…
Naylon poşet zararları araştırmasını yapıp yazdıktan sonra grup açmak, grubu yaklaşık 30.000 kişiye mesaj olarak göndermek ve sonucunda halâ 700 civarı bir üye görmek… Gerçi bu rakamın hiçbir önemi yok çünkü çoğunun halâ bez çanta kullanmadığına emin olmak ve üyelerin bile gruba yazılan yazıyı halâ okumadığını bilmek…
Millet sakal traşı olurken o musluğu sonuna kadar açıp hiç kapamadan traş olmasını veya diş fırçalamasını görmek ve onca boşa akan suya dayanamayıp dikkatsiz kişiyi ya uyarmak yada musluğu kapatıp hemen üstündeki “SUYU BOŞA HARCAMA” vb. yazısını göstermek…
Sivile ilk çıktığım dakikalarda "DAHA İYİ BİR TÜRKİYE İÇİİİİÜÜÜÜNN!" diye bağıra bağıra dolaşıyor siyasi parti otobüsü.
İyi de siz o kart sesinizle böğürerek avazınız çıktığı kadar bağırdıktan sonra biz nasıl iyi olabiliriz ki?
Takım elbise giyip çocukça pis ağız ile atışmalarınızı zaten bir kenara bıraktım halâ anlayamayarak... ki çok insan halen daha yemekte bu amatör davranışınızı ancak,
Asıl hayret ettiğim, binlerce insanın işini gücünü bırakıp, ağzı bozuk parti başkanlarını nasıl izlemeye, dinlemeye ve desteklemeye gittiği...
Amaç ne? Kibar argoyu uygulamalı öğrenmek mi? Diye düşünmek…
Elbette ardından neden azrailin bir türlü şu büyük hırsızlara uğramadığına anlam verememek…
Tüketiciler bir ürün alırken onun ne barkoduna ne de paketin ne kadar geri dönüştürülebilir olduğuna aldırmamasını ve geri dönüşüm kutularını kullanmamasını görüp, bu kişilerin en kolay yönden nasıl bilinçlendirilebileceğini düşünmekle birlikte ürün paketlerinin mümkün olduğunca daha çok geri dönüştürülebilecek şekilde yapılmasını sağlamak için araştırma yaptıktan sonra grup açıp, ilgili insanları toplayıp, markalara baskı ile pozitif tehdit arası topluca yazılar göndermek –ta ki onlar sözümüzü dinleyene kadar- ama bu bilinçli ve aktif topluluğun da zor toplanacağını bilmek…
Yere çöp atan insanlara hayretle bakmak…
Özellikle suyu, elektriği boşa harcayıp geri dönüşüm atıklarını ilgili yere atma imkânı olduğu halde bunlara hiç aldırmayan insanlar hakkında “acaba bunlar aslında başka gezegende mi yaşıyor yoksa ben mi yanlış yere geldim” diye düşünmek…
Hani, hangi düşünce yapısıyla insan nefes aldığı, yaşadığı, yattığı yeri pisletebilir…
Beyaz ışık göze zararlı olduğu halde ve insanlar bunu bildiği halde neden halâ beyaz ışıkta ısrar ettiğini anlayamamak…
Eğitmenlik yapanların dahi ağzına argo alarak milleti güldürmeye çalışmasına, “senin eğitmenlik anlayışın buysa … senin eğitmenlik anlayışına” diye eksik bir cümlenin kafada istem dışı oluşmasına yine de engel olmaya çalışmak… Ne de olsa eğitmen…
Bir giydiği çorabı bir daha giymeyenleri görüp hallerine acımak…
Haber hazırlayanların sokağa çıkıp vatandaşa “hangi partiye oy vereceksiniz?” yerine “hangi hırsıza oy vereceksiniz?” diye sorsalar, nasıl olurdu acaba diye düşünmek…
İnsanların durduk yere “ben onu-bunu-şunu yapamam” demelerine bir türlü anlam verememek, hani ne diye kısıtlar ki insan kendini, kaldı ki beyninin kaçta kaçını kullanırsın ki…
Gazete köşe yazarlarının yalnız yerine yanlız, e-posta yerine mail(e-mail yazsa bari), merkez yerine center, başlamak yerine start almak, öz geçmiş yerine cv gibi çok basit hatalar yazdıklarını gördükçe önce gazeteyi yırtası gelmek ve sonra ise bunların ne derecedeki beceriksizlikleri ile yazar olabildiğini bilmem ne yapmak…
Daha bir yığın gereksiz şeyle kafamı meşgul ediyorum işte.
Neyse şimdi reklamlar. Size ne gösterirsek alın. Alacaksınız da.
Sonrasında da pek inandırıcı, kurgulu-senaryolu haberlerimiz var.
Gerçi merakla izlediğiniz o herkesin birbirini dürtüp arkasından iş çevirdiği pek ahlâklı dizilerimizin hayranlarısınız ne de olsa, yani zaten inanmaktasınız zamanın değersiz olduğuna.
Son olarak da sahte vaatleri dayadık mı tamam.
Naylon poşet zararları araştırmasını yapıp yazdıktan sonra grup açmak, grubu yaklaşık 30.000 kişiye mesaj olarak göndermek ve sonucunda halâ 700 civarı bir üye görmek… Gerçi bu rakamın hiçbir önemi yok çünkü çoğunun halâ bez çanta kullanmadığına emin olmak ve üyelerin bile gruba yazılan yazıyı halâ okumadığını bilmek…
Millet sakal traşı olurken o musluğu sonuna kadar açıp hiç kapamadan traş olmasını veya diş fırçalamasını görmek ve onca boşa akan suya dayanamayıp dikkatsiz kişiyi ya uyarmak yada musluğu kapatıp hemen üstündeki “SUYU BOŞA HARCAMA” vb. yazısını göstermek…
Sivile ilk çıktığım dakikalarda "DAHA İYİ BİR TÜRKİYE İÇİİİİÜÜÜÜNN!" diye bağıra bağıra dolaşıyor siyasi parti otobüsü.
İyi de siz o kart sesinizle böğürerek avazınız çıktığı kadar bağırdıktan sonra biz nasıl iyi olabiliriz ki?
Takım elbise giyip çocukça pis ağız ile atışmalarınızı zaten bir kenara bıraktım halâ anlayamayarak... ki çok insan halen daha yemekte bu amatör davranışınızı ancak,
Asıl hayret ettiğim, binlerce insanın işini gücünü bırakıp, ağzı bozuk parti başkanlarını nasıl izlemeye, dinlemeye ve desteklemeye gittiği...
Amaç ne? Kibar argoyu uygulamalı öğrenmek mi? Diye düşünmek…
Elbette ardından neden azrailin bir türlü şu büyük hırsızlara uğramadığına anlam verememek…
Tüketiciler bir ürün alırken onun ne barkoduna ne de paketin ne kadar geri dönüştürülebilir olduğuna aldırmamasını ve geri dönüşüm kutularını kullanmamasını görüp, bu kişilerin en kolay yönden nasıl bilinçlendirilebileceğini düşünmekle birlikte ürün paketlerinin mümkün olduğunca daha çok geri dönüştürülebilecek şekilde yapılmasını sağlamak için araştırma yaptıktan sonra grup açıp, ilgili insanları toplayıp, markalara baskı ile pozitif tehdit arası topluca yazılar göndermek –ta ki onlar sözümüzü dinleyene kadar- ama bu bilinçli ve aktif topluluğun da zor toplanacağını bilmek…
Yere çöp atan insanlara hayretle bakmak…
Özellikle suyu, elektriği boşa harcayıp geri dönüşüm atıklarını ilgili yere atma imkânı olduğu halde bunlara hiç aldırmayan insanlar hakkında “acaba bunlar aslında başka gezegende mi yaşıyor yoksa ben mi yanlış yere geldim” diye düşünmek…
Hani, hangi düşünce yapısıyla insan nefes aldığı, yaşadığı, yattığı yeri pisletebilir…
Beyaz ışık göze zararlı olduğu halde ve insanlar bunu bildiği halde neden halâ beyaz ışıkta ısrar ettiğini anlayamamak…
Eğitmenlik yapanların dahi ağzına argo alarak milleti güldürmeye çalışmasına, “senin eğitmenlik anlayışın buysa … senin eğitmenlik anlayışına” diye eksik bir cümlenin kafada istem dışı oluşmasına yine de engel olmaya çalışmak… Ne de olsa eğitmen…
Bir giydiği çorabı bir daha giymeyenleri görüp hallerine acımak…
Haber hazırlayanların sokağa çıkıp vatandaşa “hangi partiye oy vereceksiniz?” yerine “hangi hırsıza oy vereceksiniz?” diye sorsalar, nasıl olurdu acaba diye düşünmek…
İnsanların durduk yere “ben onu-bunu-şunu yapamam” demelerine bir türlü anlam verememek, hani ne diye kısıtlar ki insan kendini, kaldı ki beyninin kaçta kaçını kullanırsın ki…
Gazete köşe yazarlarının yalnız yerine yanlız, e-posta yerine mail(e-mail yazsa bari), merkez yerine center, başlamak yerine start almak, öz geçmiş yerine cv gibi çok basit hatalar yazdıklarını gördükçe önce gazeteyi yırtası gelmek ve sonra ise bunların ne derecedeki beceriksizlikleri ile yazar olabildiğini bilmem ne yapmak…
Daha bir yığın gereksiz şeyle kafamı meşgul ediyorum işte.
Neyse şimdi reklamlar. Size ne gösterirsek alın. Alacaksınız da.
Sonrasında da pek inandırıcı, kurgulu-senaryolu haberlerimiz var.
Gerçi merakla izlediğiniz o herkesin birbirini dürtüp arkasından iş çevirdiği pek ahlâklı dizilerimizin hayranlarısınız ne de olsa, yani zaten inanmaktasınız zamanın değersiz olduğuna.
Son olarak da sahte vaatleri dayadık mı tamam.
29 Mayıs 2011 Pazar
28 Mayıs 2011 Cumartesi
Şu dünyayı Tanrı yarattıysa, onun yerinde olmak istemem doğrusu. Çünkü, dünyanın sefaleti yüreğimi parçalar. Yaratıcı bir ruh düşünülürse, yarattığı şeyi göstererek ona şöyle bağırmak hakkımızdır: "bunca mutsuzluğu ve bu üzüntüyü ortaya çıkarmak uğruna, hiçliğin sessizliğini ve kıpırdamazlığını bozmaya nasıl kalkıştın?"
Arthur Schopenhauer
Arthur Schopenhauer
“Çiçek yanıt verdi: Seni aptal! Görülmek için mi açtığımı sanıyorsun? Kendi zevkim için açılıyorum, başkaları için değil, çünkü hoşuma gidiyor. Aldığım zevk var olmaktan ve açmaktan ibaret.”
Arthur Schopenhauer
Evet, sevdiği insanın duygularını birkaç saniye kabartmak için o güzel çiçekleri yolan ........lar var.
Yukarıdaki cümlenin akışına göre noktalı yere ne gelmelidir?
Arthur Schopenhauer
Evet, sevdiği insanın duygularını birkaç saniye kabartmak için o güzel çiçekleri yolan ........lar var.
Yukarıdaki cümlenin akışına göre noktalı yere ne gelmelidir?
21 Mayıs 2011 Cumartesi
Son Sözler
A
- Hiç küskün değilim. Hiçbir kırgınlığım yok. - Adnan Menderes (İdam edilen Türkiye başbakanı)
- Kabe'nin Rabbına yemin olsun ki ben kazandım. - Hz. Ali
- Evladım şu camı açar mısın biraz? Çok sıcak oldu. - Alparslan Türkeş
- Lanet olsun! Bir kurşun! - Antonio José de Sucre (Bu güne kadar hiç küfretmeyen bir centilmen olduğu söylenir.)
- Çok zamandır şampanya içmemiştim. - Anton Çehov
- Ben görevimi burada bitiriyorum - Albert Einstein
- Hayat bitti. Biten hayat, nefesim sıkışıyor... Bir şey eziyor beni!.. Aleksandr Sergeyeviç Puşkin
- Dedi ki; “Bizim bağımsız olmamız için Amerika ve IMF’den kurtulmamız lâzım.” -Adnan Kahveci / Eski Maliye Bakanı… (2 gün sonra trafik kazasında öldü.)[1]
- Gün gelecek öldürmediğim her yahudi için bana küfredeceksiniz. - Adolf Hitler (Adolf'un intihar mektubu)
- Çok güzel, yarın onu yukardakilere anlatırım. - Alfred E. Housman (İngiliz şair, 1936, doktorunun anlattığı fıkrayı dinledikten sonra)
- Ben öldüğüm zaman kimse ağlamasın. Kimse beni methetmesin. Mezarımın başında bir süre bekleyin ki, kabre alışayım. Zira ölüm melekleri gelecek ve beni sorguya çekecekler... -Amr bin As(Arapların en büyük siyasi dehalarından birisidir.)
[düzenle]B
- "Bu iktidar(AKP) tamamiyle ABD ye Yahudilere hizmet ediyor.Artık ABD'nin Kontrgerilla ya ihtiyacı kalmamış.Rahşan, 15 yıl için de bu memleketten ayrılan bir toprak parçası olacak.EMEKLERİMİZE ÇOK YAZIK OLACAK" Bülent Ecevit (Bunları söyledikten sonra hemşirelere Rahşan Ecevit ile başbaşa kalmak istediğini söyler.
- Beni göğsümden vurun. - Benito Mussolini
- Öldüğüm zaman beni deniz sesi işitecek bir yere defnediniz... - Barbaros Hayreddin Paşa
- İskoç viskisinden martiniye geçmemeliydim. - Humphrey Bogart
- “Amerika en büyük engeldir bu ülkeye; istediğini başbakan yapar, istediğini cumhurbaşkanı yapar” -Bedri İnce Tahtacı / Saadet Partisi Gaziantep milletvekili. (5 gün sonra Gaziantep’e giderken trafik kazasında öldü..!) [2]
[düzenle]C
- ("Tanrı ruhunu affetsin" diyen papaza karşılık olarak) Neden olmasın? Ne de olsa kendi malı. - Charlie Chaplin
- Sen de mi Brütüs? ("Et tu Brute?!") Öyleyse yıkıl Sezar! - Gaius Julius Caesar (Roma İmparatoru, M.Ö. 44)
- Ah iyi olsam, terliklerimi giysem, şu odada dolaşsam, şu köşeye geçsem, resimlerimi yapsam. - Cemal Nadir
- Ölüyorum tanrım/Bu da oldu işte./Her ölüm erken ölümdür/Biliyorum tanrım./Ama, ayrıca, aldığın şu hayat/Fena değildir.../Üstü kalsın... - Cemal Süreya
- Yüce tanrım ve ölümümün şahitleri: Filozof olarak yaşadım hristiyan olarak ölüyorum. - Casanova
[düzenle]D
- Yaşasın tam bağımsız Türkiye! Yaşasın Marksizm-Leninizm! Yaşasın Türk ve Kürt halklarının kardeşliği!! Yaşasın işçiler, köylüler! Kahrolsun Emperyalizm! - Deniz Gezmiş (Devrimci, 1972)
- Bağışla Tanrım. Desiderius Erasmus (Kuzey Avrupa Rönesans'ının önemli ustası ve klasik edebiyat araştırmacısı, hümanist bilgin ve ilahiyatçı..)
- Tanrım. Ne oldu? - Prenses Diana (Princess of Wales, 31 Ağustus 1997, bir trafik kazasında ağır yaralandıkdan sonra)
- Herşey çok güzel olacak. Dursun Karataş
[düzenle]E
- Vur beni korkak! Yalnızca bir adam öldürmüş olacaksın. - Ernesto Che Guevara
- Mezarıma ne resim ne heykel ne de fotoğraf, hiçbir şey koymayınız. - Eugene Delacroix
- “Amerika’nın İncirlik’ten kalkan uçakları PKK’ya yardım atıyor” - Eşref Bitlis- Jandarma Komutanı.4 gün sonra-eksi 60 dereceye kadar dayanıklı olan helikopter ile Siirt’e giderken helikopteri düştü ve öldü..! Kaza sebebi olarak helikopter motorlarının buzlanması gösterildi! Oysa o esnada hava soğukluğu -11 idi… )[[3]]
- İçeri girmeliyim, sis yükseliyor. - Emily Dickinson
[düzenle]F
- Gidiyorum! Friedrich Engels(Otel odasın da yazdığı makale'nin son satırına yazmıştır)
- Hekimler, bana niçin kıydınız? Fatih Sultan Mehmet (Fatih, zehirlenerek öldürülmüştür. Kendisine verilen son ilaç zehirdir. İçtiğinde bunu anlamış, bu sözleri söyleyerek vefat etmiştir.)
- Allah memleketi korusun, millete zeval vermesin, haydi Allah'a ısmarladık. - Fatin Rüştü Zorlu
- Bu müthiş harp beni bitirdi. - Franz Joseph Haydn
[düzenle]G
- Her şey bitti, artık çok geç. - George Gordon Byron
- Sıkıldım, sıkıldım. - Gabriele D’Annunzio (İtalyan yazar, 1938)
- Beni bir antika olarak saklamaya çalışıyorsun ama işim bitti, öleceğim. - George Bernard Shaw (Ingiliz yazar, 1950, hemşireye)
- Biraz daha ışık!.. (Mehr Licht!) - Goethe (Alman şair ve Oyun yazarı, 1832)
[düzenle]H
- Vücudumda yaralanmamış yer yok. Gel gör ki, savaş meydanlarında yenilgi yüzü görmeyen Halid, yatağında ölüyor. (Ayağa kalkar ve kılıcı üzerine doğrulur şöyle der:) Erkekler kılıçları üzerinde ölürler. - Halid bin Velid
- Hepiniz hoşçakalın. - Hart Crane (ABD’li şair, 1912, intihar etmek için gemi güvertesinden atlarken)
[düzenle]İ
- Her şey sona erdi... (Consummatum Est) - Hz. İsa
- Ey benim Rabbim, mâlikim! Emrin başım gözüm üzere olsun - İmam Gazali
- İşte bu iyi. Immanuel Kant
[düzenle]J
- Biraz daha ışık. - Johann Wolfgang von Goethe
- Ölmek dışında hiçbir şey istemiyorum. - Jane Austen (İngiliz yazar)
- Kimse anlamıyor mu? - James Joyce (İrlandalı yazar, 1941)
- Kıçımı öp. - John Wayne Gacy
- Allah korusun, Allah kahretsin. - James Thurber (ABD'li ressam ve yazar, 1961)
[düzenle]K
- Ben ölünce bir elimi tabutumun dışına atın. İnsanlar görsünler ki padişah olan Kanuni bu dünyadan eli boş gitmiştir. - Kanuni Sultan Süleyman
- Hadi oradan. Son sözler yeterince doğru söz söylememiş aptallar içindir. - Karl Marx
- "Sevgili vatandaşlarım, ben bir Türk memuruyum. Aldığım emri yerine getirdim. Vazifemi yaptığıma vicdanım emindir. Sizlere yemin ederim ki, ben masumum. Son sözüm bugün de budur, yarın da budur. Ecnebi devletlere yaranmak için beni asıyorlar. Eğer adalet buna diyorlarsa, kahrolsun adalet! Benim sevgili kardeşlerim, asil Türk milletine çocuklarımı emanet ediyorum. Bu kahraman millet elbette onlara bakacaktır. Allah, vatan ve milletimize zeval vermesin. Amin. Borcum var, servetim yok. Üç çocuğumu, millet uğruna yetim bırakıyorum. Yaşasın millet! - Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Bey
- Ağlayacak bir şey yok. - Konrad Adenauer
- Sanırım, öleceğim. Yağmuru seviyorum. Yağmurun yüzüme değmesine bayılıyorum. - Katherine Mansfield (Ingiliz yazar, 1923)
[düzenle]L
- Dördüncü Enternasyonal'in zaferinden eminim, ileri! - Lev Troçki
- Komedi Bitti. - Ludwig van Beethoven
- Siz benim ölümsüz olduğumu mu sanıyordunuz? XIV. Louis
Ölüm döşeğinde, oda uşağının ağlaması üzerine... - Çalışmalarım olması gereken kaliteye erişmediği için Tanrıyı ve insanlığı gücendirdim. - Leonardo da Vinci
- Bu menenjit değil mi? - Louisa May Alcott
[düzenle]M
- Allahumme Er-Refik el-Ala (Allah azze ve celle ne yüce bir dosttur!) - Muhammed bin Abdullah
- Aleykümesselam - Mustafa Kemal Atatürk[1]
- Aman tanrım Mahatma Gandhi
- “Ben öldükten sonra cömertlik ve ihsanda kalmaz, çok kimselerin gelirleri kesilir. İsteyenler eli boş döner. Keşke Zî Tûva denilen köyde bir Kureyşli olsaydım da emirlik, hâkimlik ile uğraşmasaydım” Halife Muaviye
- Biz hizmetimizi Allah için yaptık ve mükafatını da ahirette bekliyoruz. - Mimar Sinan
- Döndük, dolaştık, yine anamızın ördüğü döşeğe düştük. - Mehmet Akan ("Bizimkiler" adlı dizide canlandırdığı "Apartman Yöneticisi Sabri Bey" karakteriyle ünlenen sinema ve tiyatro sanatçısı.)
- Rabbimiz, beni kendi hazretine dâvet ediyor. Artık gitmek zamânıdır. Yâ Azrâil! Çabuk ol! Beni Rabbime çabuk kavuştur! Mevlana
- Kimse bana inanmayacağı için, gördüklerimin yarısını bile anlatmadım. - Marco Polo
- Haşa ben ölümden korkmuyorum. Çünkü ben Müslümanım. Her Müslümana yakışan da ölümü tebessümle karşılamaktır. Hakikaten ölüm ebediyet âlemine açılan ilk perdedir. -Muhammed İkbal
[düzenle]N
- Demek böyle ölünürmüş...-Necip Fazıl Kısakürek
- Biraz dinleneyim. - Namık Kemal
- Bir merdiven çabuk bir merdiven getirin. - Nikolay Gogol
[düzenle]O
- Merak etmeyin, daha ölmedim Oğuz Atay (Arkadaşının evinde, kapıyı çalanlara banyoda söylediği sözler)
- Yakın ışıkları. Eve karanlıkta gitmek istemiyorum. - O' Henry (ABD'li öykücü, 1910)
- Ya duvar kâğıdı gidiyor ya da ben. - Oscar Wilde
[düzenle]Ö
- “Bu benim en büyük dileğimdi” - Ömer
[düzenle]P
- İşte bu fena. Peyami Safa
Büyük Türk romancısı. Boğazından muzdaripti. Kan gelince...
[düzenle]R
- At! At! Bir ata krallığımı veririm! - Richard III (İngiliz Kralı, 1485)
[düzenle]S
- Erkek olun, erkek! Saddam Hüseyin el Tikriti - (Devrik Irak devlet başkanı. İdama götürülürken yüzüne karşı "Yaşasın Sadr" diye bağıran cellatlarına söylemiş, idam edilirken de kelime-i Şehadet getirmek istemiş, ama yarım kalmıştır.)
- Çek ellerini omuzumdan, debelenme! - Sir William S. Gilbert (İngiliz libretto yazarı, 1911, Havuza düşen bir kızı kurtarmaya çalışırken kalp krizi geçirir)
- Vatan sağ olsun. Selami Çavuş Dumlupınar denizaltısı, 3 Nisan 1953 [4]
- Amaann, hayat boş be... - Suna Pekuysal
- Evlad-ı Kerbelayız! Günahsızız! Ayıptır! Zulümdür! Cinayettir! Seyit Rıza - Dersim İsyanı'nın lideri.
[düzenle]Ş
- Asıl ölüm, ilimden payını almayanlaradır. Faydalı ile faydasızı bilenler bilgi sâhipleridir. - Şeyh Edebali
- Artık kuzu falan kalmadı. Ne olurdu Edirne'de yüzbir sene verseydin? - Şeyh Said(İdam kararı sonrası...)
[düzenle]T
- Çıkmama yardım ediniz, inerken nasıl olsa yalnız kalacağım. Thomas More
İdam sehpasına çıkarken cellada son sözleri... - Tamam, Mabel, geliyorum. - Thomas Wolfe (ABD'li yazar, 1938, ölmüş karısına)
- “Musul ve Kerkük bizimdir. Bunu dünya biliyor, alacağız” - Turgut Özal / Cumhurbaşkanı(10 gün sonra öldü..!)[5]
[düzenle]V
- Siyah bir ışık görüyorum. - Victor Hugo
- Bırakın sükun içinde öleyim. Voltaire
- Hayat öyle güzel ki... Vito Corleone (The Godfather filmi ve romanının baş kahramanı, büyük mafya lideri.)
- Bir imparator ayakta ölmeli. - Vespasien (Roma İmparatoru, 79)
[düzenle]W
- Ölümün tadı, dilimin ucunda. Bu dünyadan olmayan bir şey hissediyorum. - Wolfgang Amadeus Mozart
- Herşey canımı sıkıyor. - Winston Churchill
- Herkes ölür ama bana bir ayncalık tanınır sanıyorum. Ne olacak şimdi? - William Saroyan (ABD' li yazar, 1981)
[düzenle]Y
- Bre Hasan Can! Sen bizi bunca zamandır kiminle bilirdin. - Yavuz Sultan Selim("Artık Allah'la olma zamanıdır." diyen nedimi Hasancan'a hitaben...)
- Ölmek kaderde var; yaşayıp köhnemek hazin,
Buna bir çare yokmu ya Rabbil alemin? - Yahya Kemal Beyatlı
[düzenle]Z
- "Beni o kadar yükseğe asın ki, beni asanlar ayaklarımın altında kalsın." TBMM 1. dönem Lazistan Mebusu Ziya Hurşit
- Suçsuzum
- ↑ Gazeteci-yazar Can Dündar'ın hazırladığı Sarı Zeybek belgeseline göre Atatürk, son komaya girmeden önce kendine gelmiş, başucundaki saati göremediği için yanındakilere iki kere saati sormuş, doktorunun "Dilinizi uzatır mısınız efendim" ricası üzerine önce dilini yarıya kadar çıkarmış, doktorunun "Lüften biraz daha uzatınız" ısrarı üzerine, belki de hastalığın verdiği bilinç kaybıyla "Aleykümesselam" demiş ve ölümüyle sonuçlanacak son komaya girmiştir. Bu söz ayrıca, İslam inancına göre ölüm anında insanların canını almakla görevli melek Azrail'in selamını aldığı şeklinde de yorumlanmaktadır.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)