31 Aralık 2012 Pazartesi


Eskiden insanlar zamanı ölçmüş.
Biz de ölçünün sonundaki sayı değişiyor diye onu kutluyoruz.
Acaba zamanı ölçenler, bu insanları görselerdi...
Ne düşünürlerdi?

Belki uzun süre şaşkın şaşkın bakarlardı.
Ve belki sonrada birbirlerine şöyle sorarlardı: "Niye ki?"

30 Aralık 2012 Pazar

Herkes en azından bir sanat dalı ile ilgilenmeli.
Sabah haberleri değil, ölüm haberleri veya moral bozucu haberler denmeli.
Her sabah, her sabah, çok güzel başlıyoruz güne.
Medya işini çok iyi biliyor ne de olsa.
"YAZILARINDA "GÖT" KELIMESINI AÇIK AÇIK KULLANDIGI IÇIN MAHKEMEYE VERILEN CAN YÜCEL, MAHKEMEDEKI SÖZLÜ SAVUNMASINI 'NE DIYEYIM HAKIMBEY. BIZIM KÖYDE GÖTE GÖT DERLER' DIYE BITIRIR, ANCAK ÖNCESINDE BIR DE FIKRA ANLATIR MAHKEMEDE.

BIR KÖYDE ATESLI BIR HASTA VARDIR, KASABAYA DOKTORA GETIRIR HASTAYI KÖYLÜLER. KOCA DEVLETIN KOCA DOKTORUNA. DOKTOR HASTAYA FITIL VERIR VE KÖYE DÖNDÜKLERI GIBI HASTAYA FITILI ANÜSTEN VERMELERINI SÖYLER KÖYLÜLERE.

KÖYLÜLER TABI 'TAMAM DOHTOR BEY' DIYIP KÖYE GIDERLER KÖYDEKI HERKESE SORARLAR, EN BILGELERE BILE, AMA KIMSE ANÜS NE DEMEKTIR BILEMEZ. BU NEDENLE BIR TÜRLÜ ILACI DA VEREMEZLER HASTAYA. HASTANIN DURUMU DA GITGIDE KÖTÜLESMEKTEDIR. BUNUN ÜZERINE KÖYLÜ, DOKTORA, KOCA DEVLETIN KOCA DOKTORUNA TELEFON ETMEYE KARAR VERIR AMA KIMSE BUNA YANASMAZ. NE CÜRET DI MI DOKTORU ARAYACAK BI KÖYLÜ.

NEYSE DURUMUN VAHAMETI ÜZERINE MUHTAR ARAMAYI KABUL EDER. BÜTÜN KÖYLÜ TOPLANIR SANTRALE, MUHTAR ARAR, "BIZ NE YAPACAAMIZI BILEMEDIK DOHTOR BEY" FALAN DER ISTE.KARSIDAN DOKTOR BISILER SÖYLER. MUHTAR DÖNER ARKASINA:

"MAKATTAN VERIN DEDI DOHTOR" DER. YINE TÜM KÖYE SORARLAR, KOMSU KÖYLERE BIRILERINI YOLLAYIP SORDURURLAR FELAN, AMA MAKAT NE BILEN YOKTUR YINE. HASTA ISE GITTI GIDECEK,ATESLER IÇINDE KIVRANIYO BAYA.

IHTIYAR MECLISI TOPLANIR. SON ÇARE, DOKTORUN BIR KEZ DAHA ARANMASINA KARAR VERILIR. YINE KIMSE ARAMAK ISTEMEZ DOKTORU. NIHAYETINDE YINE BIRI KANDIRILIR. TELEFONUN BASINA GEÇER, AMA BI YANDAN SÖYLENMEKTEDIR "ÇOK KIZACAK DOHTOR ÇOK!!!" DIYE.

SONUNDA TELEFONU AÇAR, DURUMU ANLATIR, DOKTOR BISILER SÖYLER YINE. TELEFONDAKI KÖYLÜ, YÜZÜ ALLAK BULLAK, ARKASINI DÖNER:

"ÇOK KIZACAK DEMISTIM; GÖTÜNE SOKUN DEDI"
(C. YÜCEL BU DAVADAN BERAAT ETMISTIR.)"
Bir simidi bir hamburgere değişmem.
Aslında bazen doktora gitmemek gerek. Hiç hasta olmasan bile mutlaka sende bir şey bulup "hemen ameliyat olmalısınız" diyebiliyor.
Üstünün sigara kokmasından daha kötü bir şey varsa, o da üstünün daha fazla sigara kokmasıdır.

27 Aralık 2012 Perşembe

Gönüllü hayvansever olduğunuzdan habersiz olmak istiyorsanız klozet kapağını açık unutun ki fareler biraz ev ortamı görsün.

26 Aralık 2012 Çarşamba

Ara sokağa araba park edilmiş, yolu kapatmış. Bir araba geliyor, kornaya basıyor... gelen giden yok. Biraz daha kornaya basıyor, bekliyor... halâ arabanın sahibi etrafta yok. Adam arabadan iniyor, çevredekilere soruyor arabanın sahibini, bilen yok. Bekliyor, bekliyor, bakıyor etrafa... halâ sahibi ortada yok. Çıkarıyor anahtarı cebinden, arabanın ön tarafına hafif bir vuruş yapıyor anahtarla. Sonra aşağı doğru sertçe çekerek bir çizik atıyor. İmzasını tamamlamasını bekliyordum ki, bir çiziğin yeterli olacağını düşünerek anahtarını cebine koyuyor, arabasına binip geçemediği yoldan geri gidiyor.
Not: yakında 4 tane otopark var.
Hangi insan yiyeceğini dişleriyle parçalayıp ezerek ufak lokmalar haline getirene kadar çiğneyip yuttuğu halde kibar olduğunu söyleyebilir ki?

25 Aralık 2012 Salı

Zaten herkes kaza yapmam diye emniyet kemeri takmıyor. Demin gördüğüm çocuk da öyle. Otobüs ile kafa kafaya çarpışmış. Ön camı hafif dışarı çıkmış, yüzünün bir yanı kanlı. Emniyet kemerini taksaydı kafayı cama vurmayacaktı. Ama olur mu, o kaza yapmayacağını bildiği için emniyet kemerini takmadı. Şimdi yüzünün bir yanı zedelenmiş. Daha kötüsü de olabilirdi. Camlar gözüne girebilir, gözlerini kaybedebilirdi. Gözlerini kaybetmek ister misin?

20 Aralık 2012 Perşembe

Oyun daveti gönderiyorsunuz, kabul etmiyorum...
Sonra ... bir daha gönderiyorsunuz.
Sonra ... bir daha kabul etmiyorum.
Ve yine oyun daveti gönderiyorsunuz. Ve ben yine kabul etmiyorum.
Bazen üst üste gönderiyorsunuz, o zaman da üst üste kabul etmiyorum.
Sonra tekrar gönderiyorsunuz!
Ben de tekrar kabul etmiyorum!
Ama göndermekte ısrar ediyorsunuz.
Ben de reddetmekte ısrar ediyorum.
Fakat durmak yok, devam. Davetiye gönder de gönder. Olur da bir gün kabul eder.
Ben yine hepsinde kabul etmiyorum da etmiyorum.
Ben reddetmekten bıkıyorum, siz davetiye göndermekten bıkmıyorsunuz.
Bu nasıl bir psikolojidir? Bu nasıl bir takıntıdır? :)
Sevgili ve saygıdeğer arkadaşlarım, ben facebook'ta hiçbir oyunu oynamıyorum.
Oynayacağımı da düşünmüyorum.
Niye böyle yapıyorsunuz ki? :)

16 Aralık 2012 Pazar


Çam ağacı katliamı yakında başlayacak...
İnsanlar onların üzerini süsleyip kendilerine güzel gösterecekler.
İşi bittiklerinde kaldırıp atacaklar.
Bunların içinde doğayı sevenler de oluyor mu?
Kesmeyin ağaçları, yazık.

15 Aralık 2012 Cumartesi

‎"Hiç gerçek olduğundan emin olduğun bir rüya gördün mü? Ya bu rüyadan hiç uyanamasaydın o zaman gerçek dünya ile rüya arasındaki farkı nasıl ayırt ederdin?"
Morpheus

13 Aralık 2012 Perşembe

Dün, sayı takıntısı olanları hepimiz gördük.
Balderesi tekrar reklam yapmaya başlamış ama bu sefer Balderesi ismi yok. Onun yerine insanlıktan, dürüstlükten, sevgiden, dinden, kardeşlikten ve benzerlerinden söz ediliyor. Elbetteki reklamın sonunu getiremeden kapattım.
Ve bu firma hiç mi görmüyor çocukların dahi onların reklamlarıyla dalga geçtiğini?

7 Aralık 2012 Cuma

Kişinin sürekli yeyip içtiği şeyleri internette paylaşmasını çok kaba buluyorum.
Bir çok arkadaşımın da bunu dile getirmek istediğine eminim.

6 Aralık 2012 Perşembe


Ne diyeyim ki sana,
Varlığın sırları saklı senden, benden,
Bir düğüm ki ne sen çözebilirsin, ne ben,
Bizimki perde arkasında dedikodu,
Bir indi mi perde, ne sen kalırsın ne ben.

(Kaşan'da konakladığı kervansarayda oda arkadaşı Hasan Sabbah ile tanıştıklarında kader, ibadet, ahiret vb. konular üzerine konuşurlarken verdiği cevap )

Ömer Hayyam

5 Aralık 2012 Çarşamba

Aralık celbi!!!
Raat! Hazır ol!
Aralık'ta askere geldiyseniz, üşümeye de hazırlıklı gelmişsiniz demektir!
Komutanım ben üşüdüm yok! Ben mi dedim sana Aralık'ta gel diye?
Üşüyeceksin tabi! Kış mevsimindeyiz!

Askere gidecek olanlara askerliği anlatmak çok zevkli oluyor. :)

2 Aralık 2012 Pazar

Bankadan çok para çektiğinizde o parayı bankacının gözü önünde sayın çünkü çok para arasında makine, eksik parçası olan parayı fark etmemiş olabilir ve eksik parçası olan parayı geri getirdiğinizde bankacı o parayı kendisinin vermediğini düşünebilir.
Yanlışlıkla fazla para vermiş de olabilir ve siz gittikten sonra fazla para verdiğinin farkına varıp, sizin fazla parayı bilerek götürdüğünüzü de düşünebilir.
Yani, aldığınız parayı sayın. :)

29 Kasım 2012 Perşembe

Nasrettin Hoca'ya sormuşlar:
“Kimsin?”
“Hiç” demiş Hoca, “Hiç kimseyim.”
Dudak büküp önemsemediklerini görünce, sormuş Hoca:
“Sen kimsin?”
“Mutasarrıf” demiş adam kabara kabara.
“Sonra ne olacaksın?” diye sormuş Nasrettin Hoca.
“Herhalde vali olurum” diye cevaplamış adam.
“Daha sonra?” diye üstelemiş Hoca.
“Vezir” demiş adam.
“Daha daha sonra ne olacaksın?”
“Bir ihtimal sadrazam olabilirim.”
“Peki, ondan sonra?”
Artık makam kalmadığı için adam boynunu büküp son makamını söylemiş:
“Hiç.”
“Daha niye kabarıyorsun be adam. Ben şimdiden senin yıllar sonra gelebileceğin makamdayım: "Hiçlik makamında!”

26 Kasım 2012 Pazartesi


Bu gruba giren altın üye oluyor dediler, yalandı, tuttu.
Facebook (ve mns de) paralı olacak dediler, yalandı, tuttu.
Facebook bu fotoğrafa sponsor olmuş, beğenirsen 3, paylaşırsan 5 (bir de benden 10 :) dolar ihtiyaç sahibine veriyor dediler, yalandı ama hem beğenip hem paylaşarak 8 dolar gönderdiğine inananlar oldu, yani bu da tuttu.
Facebook'un yeni kullanım koşullarına cevaben... bana ait olan her bi'şeyi paylaşırsanız, buraya "yasak" yazıyorum ahanda artık yasak ve paylaşamazsınıııız. Sadece görevliler değil, temizlikçisi olsun, güvenliçisi, çaycısı, aşçısı, pazarlamacısı, teknisyeni... Hiiiiçbiriniz paylaşamazsınız dedim!
Bunu alıp duvarına yapıştırabilirsin dedikten sonra da açıklamaya devam etmiş arkadaş, kendisini o derece kaptırmış. :) Ah, hayır. Bu bir XZZ 0 435-5-653-56 - SDF4-5 Roma Yönetmeliği! dediler, yalandı, tuttu.
Ne kadar yalan çıktıysa hepsine büyük bir kesim inandı.
Allah, Facebook çalışanlarına sabır versin.
Ne yapalım, okumayan, araştırmayan milletiz Facebook affet bizi. :)
Düşünüyorum da bu yalanları çıkaran arkadaşlar… gülmek için sırf zevkine mi yaptılar, yoksa iddiasına mı girdiler? :) Ama sanırım en iyisi “contorium” olmalı. Arkadaş eğlenmek için yazdığını açıklamasına rağmen, ona da inanmayanlar var. :)

Allah aşkına paylaştığınız şeyi bir dikkatlice okuyun…


Şimdi sorarım size. Adamlar burada dini bile kullanmadan binlerce kişinin inanmasını sağlıyorsa, biraz etkili konuşmasını bilip din ve duygu sömürüsü yapanlar, peşinden milyonları nasıl sürüklemesin?

25 Kasım 2012 Pazar


"Gerçeği nasıl tanımlarsın? Eğer hissedebildiğin şeylerden bahsediyorsan, koklayabildiğin, tadabildiğin ve görebildiğin, o zaman gerçek, basitçe beynine iletilen elektronik sinyallerdir."
Morpheus

23 Kasım 2012 Cuma

Vivaldi : La Follia
http://www.youtube.com/watch?v=7v8zxoEoA_Q
Bilinçsiz, düşüncesiz ve savurgan toplumumuz, barajımızdaki su azaldı dediğimiz halde suyu tasarruflu kullanmak yerine boşa harcamaya, duyarsız olmaya devam etti. Biz de boş reklam panolarına dahi bilinçlendirme reklamları koymak yerine boş kalmasını tercih ettik... demenin başka bir bakış açısıdır o barajdan bu baraja su taşıdık demek.
Etini yediğiniz hayvanın; GDO’lu ürünlerle beslendiğini, bunun ise hayvanın hızlı büyümesi yüzünden dizlerinin yükü kaldıramayıp sürekli oturmak zorunda kaldığını ve iskelet yapısının bozulduğunu, dizlerinde yaralar oluştuğunu, bazılarının ise kendi genişliğindeki kafeste ömrü boyu ayakta durmak zorunda kaldığını, hiç gün ışığı görmediğini, hayvanlar arasında hastalıkların yayılmaması için aşırı d
erecede (insanların kullanımından çok) antibiyotik verildiğini, organların hızlı büyümeye yetişemeyip kötü çalıştığını, hayvanın bunalıma girerek delirdiğini ve önündeki demirleri dahi kemirdiğini, hayvanlar canlıyken derilerinin çıkarıldığını, bazılarının ise stres yüzünden öldüğünü, ancak ölü hayvan etini de zarar etmemek için kullanıldığını, bu hayvanların ise insanların yarattığı kirlilikten en az 100 kat daha fazla kirlilik yarattığını, bunların ise göllere aktarıldığını, göllerin taşıp çevreye hastalık yaydığını, sualtı hayatının yok olma boyutuna geldiğini, araziye atılan atıkların ise içme sularına kadar karıştığını ve insanlarda oluşan mide problemlerinin ölüme kadar götürdüğünü, hastalıklara yakalananların kullandığı ilaçların da bir yandan iyileştirirken bir yandan zarar verdiğini, bu şekilde hızlı üretilen hayvanların yemlerinin ise biyolojik harp etkenleri tasarlayarak ölümcül türler üreten ülkelerden geldiğini bilseydiniz …

21 Kasım 2012 Çarşamba

Bazı insanlara hatalarını, yanlış düşüncelerini söylemeye, eleştirmeye hiç gelmiyor. Hep övecek, hep onaylayacaksın. Hep kaldıracaksın burnunu. Cehaletiyle yalnız bırakacaksın, yalnız kaldığında anlayacak bunu.
Oğlum bak git esprilerinizi bitirmenize sevindim. Şimdi gangamı atlatmaya çalışıyoruz. Bunu da başarırız eminim. Sonuçta canavar uzmanı Reha Muhtar'ı atlatmış bir toplumuz.

20 Kasım 2012 Salı


"Atlantic Records'u kurmamızın sebebi, müziklerini beğendiğimiz birkaç şarkıcı ile kontrat imzalamak ve satın almak isteyeceğimiz albümlerini çıkartmaktı. Açıkçası asla çok eğlenceli birşeyler yaparak para kazanabileceğimi düşünmedim. Yanılmış olduğum için çok mutluyum."

Ahmet Ertegün

19 Kasım 2012 Pazartesi

Ananasın Faydaları


Pürüzsüz bir cilt için, demir; güçlü saç-tırnak ve cilt için, kalsiyum; sağlıklı cilt ve göz için,vitamin A; hücrelerin çoğalmasını sağladığı için, vitamin B ve cilt deki kollagen oluşumu içinvitamin C içeriyor.
Protein sindiren ve zayıflamayı sağlayan enzim olan bromelain sayesinde sadece sindirime yardımcı olmakla kalmaz, vücutta meydana gelebilecek olan iltihapları ve şişkinlikleri de etkili bir biçimde azaltır. Özellikle sinüzit, bademcik iltihabı, gut hastalığı, mafsal iltihabı ya da yaralanma veya ameliyatlardan sonraki iyileşme dönemlerinde ananasın faydalı olduğu bilinmektedir.
Bromelain, vücudun su tutmasını azaltır, iltihapları giderir, Aşırı trombosit yapışkanlığını önlediği için doğal bir kan incelticidir. Ancak bromelainin kan inceltici ilaçlarla beraber kullanılması tavsiye edilmez. Bazı kişilerde alerjik reaksiyonlar oluşturabilir veya kalp hızını yükseltebilir.
Ananas, az bulunan bir mineral olan manganezin mükemmel bir kaynağıdır. Anti oksidan koruma sağlar ve bağışıklık sisteminin destekçisidir. Sağlıklı bir diyet meyvesidir.
Ananas kilo verdirir. Ananas insan vücudunun ihtiyaç duyduğu bütün vitaminleri ve 16 doğal mineral içerir. Ananasın kilo verdirmedeki sırrı ise zengin suyunda saklıdır. Ananas suyu vücuttaki yağı etkili bir şekilde eritebilir. Dolayısıyla her gün yemekte ananas ya da ananas suyu tüketilebilir. Ancak yemeden önce ananası tuzlu suda yarım saat bekletmek gerekir.
Mide ve bağırsakları temizler. Ananas etin sindirilmesinde yardımcı olabilir. Ananasta bulunan protein mayası, yemeklerdeki proteinleri etkili bir şekilde çözümleyerek mide ve bağırsakları hareketlendirir.
Cilt ve saçı güzelleştirir. Ananasın içerdiği zengin B vitamini cildi etkili bir şekilde nemlendirir ve saçı da parlatır. Bunun yanı sıra ananas stresin giderilmesi ve bağışıklık sisteminin güçlendirilmesine de yardımcı olur.
Tansiyon ve kandaki yağ oranını düşürür. Ananas kan dolaşımını hızlandırarak hem tansiyonu, hem de kandaki yağ oranını düşürmede etkili olabilir. Ananas, vücutta yağ birikimini de önler.
Nezleye karşı birebirdir. Ateş, öksürük ve boğaz ağrısı nezlenin en önemli belirtileridir. Bu durumda, yatakta dinlenmenin yanı sıra bir bardak taze ananas suyu da içilebilir. Çünkü ananas suyu ateşin düşürülmesi ve nefes borusu enfeksiyonunun önlenmesinde de etkilidir. Tıbbi araştırmalara göre, eskiden beri insanlar, boğaz ağrısı ve öksürüğü ananasın içerdiği protein mayasıyla gidermeye çalışmıştır.
Beyne giden kan yollarını temizler ve beynin kan dolaşımını arttırır.
Ananasın son yapılan araştırmalarda doğal yapısında bulunan bromelain enziminin CCS molekülünü içerdiği ve bunun da kansere karşı insan vücudunun bağışıklık sistemini harekete geçirdiği kanıtlandı. Bromelain, vücuttaki proteinleri ayrıştıran ve sindiren bir enzim olduğundan hazmı kolaylaştırır, mide asidini düzenler. Kemik ve eklemlerdeki kireçlenmeyi önler. Alerjilere karşı korunma sağlar. Ananasın içindeki enzimlerin yağ yakma özelliğinin olması kozmetik sektörünün de bu meyveye olan ilgisini giderek arttırıyor. İdrar söktürücü etkisi nedeniyle vücuttaki toksinlerin atımına yardımcı olduğundan selülit tedavisinde de kullanılıyor.
Ananasın içindeki enzimler, protein sindirimini hızlandırdığından oldukça doyurucudur.
Alıntıdır...

17 Kasım 2012 Cumartesi

Güven içinde yaşarsınız
Ilık evlerinizde,
Bulursunuz, akşam döndüğünüzde,
Sıcak aş ve dost yüzler:
Düşünün bu da bir insan mıdır
Çamurlarda çalışır
Barış nedir bilmez
Savaşır bir dilim ekmek için
Kal de kalır öl de ölür.
Düşünün bu da bir kadın mıdır,
Ne saçı var ne adı
Hiçbir şey anımsayacak gücü yok,
Gözleri bomboş ve kucağı buz kesmiş
Bir kış kurbağası gibi.
İyice kafa yorun bu konuda:
Size söylüyorum bu sözleri.
Çıkarmayın onları kalbinizden
Yuvanızda, sokakta,
Yatarken kalkarken;
Yineleyin onları çocuklarınıza,
Yoksa yıkılsın eviniz başınıza,
Hastalıklar sakat bıraksın,
Dilerim çocuklarınız bakmaz bir daha yüzünüze.

Primo Michele Levi


Auschwitz-Birkenau toplama kampından kurtulan Yahudi asıllı italyan yazar ve kimyacı.
Doğumu
31 Temmuz, 1919 Torino
Ölümü
11 Nisan, 1987 Torino




Primo Levi, 31 Temmuz 1919 yılında laik ve liberal bir ailenin çocuğu olarak Torino'da dünyaya geldi. Torino Üniversitesi'nde kimya eğitimi gördü. 1943'te anti-faşist bir partizan gruba katıldı. Henüz 24 yaşındayken (1944) Kuzey İtalya'da faşist rejime karşı direnişe geçmesi yüzünden arkadaşlarıyla birlikte tutuklandı ve bir milyondan fazla insanın katledildiği, Nazi Almanyası tarafından II. Dünya Savaşı döneminde kurulmuş en büyük zorunlu çalışma ve imha kampı olarak bilinen Auschwitz toplama kampı'na gönderildi. Hayatının önemli bir kısmını bu kampta zorluklar içerisinde geçirdi. Savaşın ardından, kamp ve kamptan dönüş sırasında tanıştığı insanlar ile birlikte evine dönmek için yola çıktı. Primo Levi, yaşadığı olaylar karşısında bir neden arayışına girdi. Torino'daki evine dönüşü sırasında tanıklık ettiği olayları sık sık anımsayıp insan hayatı üzerine düşünmeye başladı. Eğer tüm bunlar yaşandıysa bir yaratıcı olamaz diyen Levi, Tanrıya karşı olan inancını kaybetti. Toplama kampında yaşadıkları ve insanların olanlar karşısında duyarsız kaldığını görmesi onu yazmayı itti. 1947 yılında ilk kitabı olan Bunlar Da Mı İnsan'ı yazmaya başladı. 1961 yılında yazmaya başladığı La tregua (Ateşkes) adlı kitabı 1997 yılında sinemaya uyarlandı. Kaleme aldığı kitapları nesnellikle yazmaya çalışan Levi, aynı zamanda 1977’ye kadar kimyager olarak çalıştı, 11 Nisan 1987'de altmış sekiz yaşında evinin merdiven boşluğuna kendini bırakarak intihar etti.


Eserleri
Türkçe'ye çevrilmiş eserleri:
Bunlar da mı İnsan?
Ateşkes
Şimdi Değilse Ne Zaman?
Boğulanlar Kurtulanlar

Kaynak: http://tr.wikipedia.org/wiki/Primo_Levi

"Güzeli güzel yapan edeptir. Edep ise güzeli sevmeye sebeptir."
Mevlana
Çok iyi dövüşmeyi her zaman bilmek lazım. Ne de olsa sokak, kendini adam sanan serserilerle dolu.
“Telepatik yeteneklerin gerekliliği özellikle yakında başlayacak uzay yolculuğu çağında ortaya çıkacaktır. Bu yetenekler insanlığın genel tekamülünü değiştirecektir.” (1930)

Prof. Dr. E. Tisioloski
Rus Füze Bilimadamı


http://www.gridergi.com/psikoloji/parapsikoloji.htm

http://www.spiritualizm.com/birbilgi/bbtelepati4.html
Kellog’s Mısır Gevreği şirketinin yaratıcısı bir asır önce John D. Rockefeller ile Amerikan Soy Arıtım Cemaatini kurmuşlar.
Şimdi konumuza dönelim; Kellog’s Mısır Gevreği yer misin?

13 Kasım 2012 Salı


"İnsan yalnızca farkına vardığı şeylerden sorumlu olsaydı, alıklar her türlü hatadan peşin peşin arınmış olurlardı. Ancak azizim, insan bilmekle yükümlüdür. İnsan bilgisizliğinden sorumludur. Bilgisizlik bir hatadır."

Milan Kundera
Bayanlara "lan" kelimesini yakıştıramazken bugün bir bayan köşe yazarının "lan" kelimesini kullandığını gördüm.

Atatürk gibi kalıcı değerler bırakmaya çalıştığını söyleyen Ağaoğlu, Atatürk’ün Yalova’daki köşkü, yanındaki ağacın büyümesi nedeniyle yürüttüğünü bilmemesi veya işine gelmediğinden dolayı lafı istediği gibi anlaması ile…
Başka dillere özenen, kendi dilini doğru düzgün yazmayanların da Atatürk’ün izinden gittiğini söylemesi, Atatürk’ün “Ülkesini, yüksek bağımsızlığını korumasını bilen Türk Milleti, dilini de yabancı diller boyunduruğundan kurtarmalıdır.” sözünü bilmeyenler veya işine gelmeyenlerle arasında pek de fark göremedim.

Biri kendini yaşam mimarı olarak tanımlıyor, ormanları yok edip betonlar dikerek hastalık mimarı oluyor...
Birileri de Atatürk’ün izindeyiz deyip, Türkçe’yi yozlaştırıyor, kendi dilinden utanıyor.
Ama, lafta herkes doğrucu.
Tetanoz aşısını ve sonra başka aşıları geliştirip insanların üremesini kısıtlamak isteyen, başka bir deyişle bazı ırkların yok olmasını amaçlayan Dünya Sağlık Örgütü'nün söylediği hiçbir şeye inanmam.

10 Kasım 2012 Cumartesi


Atatürk Türkiye'yi tek düşmanı kalmaksızın bırakmıştır. Bu zamanımızın hiçbir devlet şefinin başaramadığıdır.
Alman Volkischer Beobachter Gazetesi

Almanya, Atatürk'ün eserine ve mücadelesine hayrandır. Onda, tarihi eseri, özgürlüğü seven bütün milletler için bir sembol olarak kalacak kudretli bir kişilik görmektedir.
Berlin, Alman Ajansı

Istırap çeken dünyada barış ve esenliği yeniden kurmak ve insanlığın yalnız maddi değil, manevi gelişmesini sağlamak isteyenler Atatürk'ün iman verici ve yön göstericiliğinden örnek ve kuvvet alsınlar.
Herbert Melzig, Alman Tarihçi

Eski Osmanlı imparatorluğu bir hayal gibi ortadan silinirken, milli bir Türk Devleti'nin kuruluşu, bu çağın en şaşırtıcı başarılarından birisidir. Mustafa Kemal, yüce bir eser ortaya koymuştur. Atatürk'ün parlak başarısı bütün sömürgeler için bir örnek olmuştur.
Prof. Maurice Beaumont, Fransa

O, olmasaydı modern Türkiye olmazdı. O'nun sayesinde Türkler, O'nun olağanüstü eserini izleyebilecekler ve zaten dünyaca pek yüksek olan onurlarını daha fazla yükseltebileceklerdir.
Nya Dagligt Gazetesi, İsveç

Atatürk, dünyanın çok nadir yetiştirdiği dâhilerdendir. O, bütün bir tarihin seyrini değiştirmiştir.
Ennehar Gazetesi, Lübnan, 1938

Dünya, bu savaş ve barış kahramanı büyük adamın ölümü ile yoksul düşmüştür.
Pester Lioyd Gazetesi, Macaristan

Kemal Atatürk'ün karakterinin bir cephesini göstermek itibariyle bir noktayı hatırlatmak isterim. Bize savaşlarından birini anlatıyordu. Birdenbire durdu: "Görüyorsunuz ya", dedi. "Birçok zaferler kazandım. Fakat bunların en büyüğünden sonra bile her akşam, savaş alanlarında ölen bütün askerleri düşünerek içimde derin bir keder duyuyorum." Cesaret ve zekâsından başka yüreği bu kadar yüce olan böyle bir şef'in, yurdu için mucizeler yaratmış olmasına şaşılabilir mi?
George Bennes, Vu Gazetesi, Fransa, 1938

Atatürk, tarihte, memleketinin en büyük adamlarından biri olarak kalacaktır.
Le Morgen Bladet Gazetesi, Norveç

Kemal Atatürk, yalnız bu yüzyılın en büyük adamlarından biri değildir. Biz Pakistan'da, O'nu geçmiş bütün çağların en büyük adamlarından biri olarak görüyoruz. Askeri bir deha, doğuştan bir lider ve büyük bir yurtsever...
Eyüp Han, Pakistan Cumhurbaşkanı

O'nun yaratıcı ruhunun ve ateşli yurtseverliğinin harekete geçmemiş olduğu hiçbir alan yoktur...
Gazeta Polska, Polonya

Atatürk, tarihte teşkilatçı bir dahi, bir milletin harikalar yaratan yöneticisi ve memleketinin kurtarıcısı olarak kalacaktır.
Independance Romaine Gazetesi, Romanya, 12 Kasım 1938

Atatürk’ün başardığı işler mucize ve harika kabilindedir. Birkaç yıl içinde memleketinde yaptığı inkılâplar, birkaç yüzyılda gerçekleştirilmeyecek işlerdir.
El Tekaddum Gazetesi, Suriye

Atatürk'ün dehası, tarihte Türk Milleti'nin taşıdığı ruhun faziletine en yüksek örneklerinden birini teşkil edecektir.
Branko Aczemovic, Büyükelçi, Yugoslavya

Türkiye, dost ve düşmanlarının hayran olduğu bir deha adama malik bulunmak bahtiyarlığına erişmiştir.
Katimerini Gazetesi, Yunanistan

Devrin yüksek şahsiyetleri kitaplarda, konferanslarda Türkiye'nin asla değişmeyeceğini ve değişmeden öleceğini ilan etmişlerdi. Hâlbuki ölmeden değişti. Hem de kökünden ve baştan aşağı değişti. İnançlar, gelenekler, yöntemler yıkıldı. Son döküntülerini de yabancı zırhlıları ve kapitülasyonlar gibi memleketten sürüp attılar. Türkiye, ruhunu değiştirmişti. Tamamen ve tasavvur edilmesi mümkün olduğu kadar...
Raymond Cartier, Le Nouvelliste Gazetesi, Fransa

İngiltere önce, cesur ve asil bir düşman, sonra da sadık bir dost olarak tanıdığı büyük adamı selamlamaktadır.
Sunday Times Gazetesi, İngiltere

O büyük insan yalnız Türkiye için değil, bütün doğu milletleri için de en büyük önderdi.
Emanullah HAN, Afgan Kralı

Bu Türk Milleti yastadır. Çünkü yeni Türkiye'nin yaratıcısı olan eşsiz şefini kaybetmiştir.
Stipsi Gazetesi, Arnavutluk

Büyük düşüncelerin adamı. Bir devlet mimarıydı.
Neue Freie Presse, Viyana, Avusturya

Milletine bu kadar az zamanda bu ölçüde hizmet edebilen tek devlet adamı Atatürk'tür.
Libre Belgique, Belçika

Hiçbir memleket, yeni Türkiye'nin Ata'sı tarafından başarılan kadar güçlü, hızlı ve kökten bir yenilik hamlesine erişmemiştir.
Dness Gazetesi, Bulgaristan

Mustafa Kemal yeni Türkiye'nin kalbidir. Eski, yıpranmış bir toplumdan yepyeni, güçlü bir millet yaratmış, essiz kişiliğiyle kendini herkese saydırmış, enerjisiyle herkesi kendine inandırmıştır.
Ma Shao-Cheng, Çinli Yazar

Atatürk, şahsiyet ve yeteneğin dev gibi bir simgesi idi, O, yirminci yüzyılın en görkemli olayını yaratan adamdı.
National Tidence Gazetesi, Danimarka

Atatürk, olağanüstü nitelikte bir devlet adamı, savaş sonrası dünya tarihinin en önemli simalarından biri idi.
Hufvud Stadbladet Gazetesi, Finlandiya

Dünyanın yetiştirdiği en büyük insanlardan biri.
Star of India, Hindistan

Atatürk, yalnız Türk Milleti'nin değil, özgürlüğü uğruna savaşan bütün milletlerin önderiydi. O'nun direktifleri altında siz bağımsızlığınıza kavuştunuz. Biz de o yoldan yürüyerek özgürlüğümüze kavuştuk.
Bayan Sucheta KRIPALANI, Hint Parlamento Heyeti Başkanı

Atatürk yalnız kahraman milletinin büyük bir şefi olmakla kalmamıştır. O, aynı zamanda insanlığın da en büyük evladı olmuştur.
İran Gazetesi

Mustafa Kemal Atatürk, kuşkusuz 20. yüzyılda dünya savaşından önce yetişen en büyük devlet adamlarından biri, hiçbir millete nasip olmayan cesur ve büyük bir inkılâpçı olmuştur.
Ben Gurion, İsrail Başbakanı, 1963

Asker-devlet adamı, çağımızın en büyük liderlerinden biri idi. Kendisi, Türkiye'nin, dünyanın en ileri memleketleri arasında hak ettiği yeri almasını sağlamıştır. Keza O, Türklere, bir milletin büyüklüğünün temel taşını teşkil eden, kendine güvenme ve dayanma duygusunu vermiştir.
General Mc Arthur

Atatürk bu yüzyılın büyük insanlarından birinin tarihi başarılarını, Türk halkına ilham veren liderliğini, modern dünyanın ileri görüşlü anlayışını ve bir askeri lider olarak kudret ve yüksek cesaretini hatırlatmaktadır. Çöküntü halinde bulunan bir imparatorluktan özgür Türkiye'nin doğması, yeni Türkiye'nin özgürlük ve bağımsızlığını şerefli bir şekilde ilan etmesi ve o zamandan beri koruması, Atatürk' ün Türk halkının işidir. Şüphesiz ki, Türkiye'de giriştiği derin ve geniş inkılâplar kadar bir kitlenin kendisine olan güvenini daha başarı ile gösteren bir örnek yoktur.
John F. Kennedy

Atatürk’ün dış ilişkiler konusu üzerindeki görüşlerini inceleyen bir kimse fikirlerinin değerini ve ifade ettikleri zamanı aşan anlamları karşısında daima hayrete düşer
Awra M. Warren, ABD büyükelçilerinden

Dağ başındaki haydutlar diye isimlendirdiğiniz kahraman Mustafa Kemal ve O’nun tüm askerleri burada olsalardı teker teker hepsinin heykellerini dikerdik. Böylesine kahraman bir antlaşma imzalamaktan gurur duyuyorum.
Aristide Briand, Fransa Başbakanı, 1921 meclis nutkundan

Ben şimdiye kadar on beş hükümdar ve cumhurbaşkanı ile özel ve resmi konuşmalar yaptım . Bu geceki kadar ezildiğimi hatırlamıyorum. Mustafa Kemal’de büyük bir ruh kuvvetinin esrarı var
Sir Charles Townssend, İngiliz Generali 1922

Kemal Atatürk için daimi bir anıt tesisi münasebetiyle Türkiye’ye tebriklerimi arz ile gurur duyuyorum. Onun gösterdiği yolda yürüyen büyük ulusunuz çok önemli başarılar elde etmiştir. Türk birliğinin ve ilerleyişinin mimarı Atatürk’ün hatırasını anmak için yapılan tören, dünyanın her tarafından hür insanlara ilham kaynağı olmuş çok yerinde bir saygıdır.
Dwight D. Eisenhower, ABD. Başkanı, 1953

Yakın ve Ortadoğu’da ilk cumhuriyet, doğuşunu ona borçludur. Bu cumhuriyet birçok ulusun milli özgürlük savaşlarına ışık tutmuştur. Atatürk’ün yönetimindeki Türkiye’nin uluslar arası otoritesi yükselmiş ve ülkesi dünya siyasetinde önemli bir rol oynamaya başlamıştır.
Nikita S. Kruşçev, Sovyetler Birliği Başkanı, 1963

Yüzyıllar nadir olarak dâhi yetiştirir. Şu talihsizliğimize bakın ki 20. yüzyılın dahisi Türklere nasip oldu ve kader onu bizim karşımıza çıkardı.
David Lloyd George - İngiltere Başbakanı

Bütün dünya 10 Kasım’da biz Almanların da dostluk ve saygı ile bağlı olduğumuz bir insanın hayatını ve eserlerini takdirle anmaktadır. Atatürk, daima Türkiye ile Avrupa arasında sıkı bağlar kurmaya çalışmıştır.
Ludwing Erhard, Batı Almanya Başkanı, 1963

Benim üzüntüm, bu adamla tanışmak hususundaki şiddetli arzumun gerçekleşmesine artık imkân kalmamış olmasıdır. Sovyet Rusya Hariciye Nazırı Litvinof ile görüşürken kendisine onun fikrince bütün Avrupa’nın en kıymetli ve en ziyade dikkate değer devlet adamının kim olduğunu sordum. Bana Avrupa’nın en kıymetli devlet adamının Türkiye Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal olduğunu söyledi.
Franklin Roosevelt

Mustafa Kemal; bir millet, bütün vasıtalarından mahrum edilse dahi, kendini kurtaracak vasıtaları yaratabileceğini ispat eden adamdır.
Adolf Hitler, Almanya Devlet Başkanı

6 Kasım 2012 Salı

North Korea children playing the guitar. Creepy as hell.
http://www.youtube.com/watch?v=gSedE5sU3uc

Demek istediğim şey, yeni sigara içmiş birinin toplu taşıma aracına binmesi, ağzından çıkan ağır koku ile mide bulandırıcı oluyor. Daha kötüsü ise, yeni sigara içmiş biri ile yan yana oturmak… O zaman yol boyunca miden bulanıyor ve unutulmaz yolculuklardan biri başlamış oluyor.
Lütfen mide bulandırıcı olmayalım. Biraz anlayış lütfen. Zamanında kapalı mekânlarda sigara içme saygısızlığı yapılıyordu. O berbat duman altında kalıyor ve üstümüz leş gibi sigara kokuyordu. Baktılar ki insanların düşünceli ve anlayışlı olacağı yok, YASAK getirdiler. İlla bir şeylere yasak gelmesini beklemeden anlayışlı ve düşünceli, empati yapabilen bir toplum olabilir miyiz lütfen?! Teşekkürler…

1 Kasım 2012 Perşembe

Helâl olsa da, haram olsa da, fazla kilo alma. :)

"30-32 yıl kadar önce ben de kullanıyordum" dedi bez çantamı görünce.
Neden şimdi kullanmıyorsunuz? Sorumu ya duymadı yada duymamazlıktan geldi.
Sonra naylon poşetlerin zararları ve kullanılmaması gerektiği üzerine ufak bir sohbet.
Classical/guitar, Jim Greeninger, Recuerdos de la Alhambra
http://www.youtube.com/watch?v=AIzKsNIRrV4
Avrasya Maratonu
http://www.istanbulmarathon.org/tr

29 Ekim 2012 Pazartesi


EY TÜRK GENÇLİĞİ!
Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.
Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî bedhahların olacaktır. Bir gün, İstiklâl ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerâit, çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhid edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.
Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır!
Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur !

Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK

28 Ekim 2012 Pazar

VRiL | Haunebu UFO TRUTH!
http://www.youtube.com/watch?v=KjC-rGg_wCc

Ağrı Dağı'nda Bulunan UFO Almanya'ya Götürüldü

Alman ajanların hedefi Ağrı dağında olduğuna inanılan Nuh’un gemisini araştırmaktı. Bu ajan timi İran ve Türkiye arasındaki dağlarda araştırma yaparken, Dicle Nehri kenarındaki bir köyün yaşlılarından ilginç bir hikaye duydu. Bu hikayeye göre, 200 nesil evvel yaklaşık 1000 yıldan fazla bir süre önce esrarengiz parlak bir “EV” gökten çok gürültü çıkararak, yere düşmüştü. Bir zaman sonra köyden köye yolculuk yapan bir şahıs bu esrarengiz cisim ile karşılaşmıştı. Şahsın ifadesine göre, cisim ıslık gibi bir ses çıkarmakta ve dokunulmayacak kadar sıcaktı. Ayrıca pis bir koku da yaymakta idi.



(Birçok UFO olaylarında tanıklar aynı şekilde ıslık şeklinde ses ve ağır bir koku duyduklarını söylemişlerdir.)

Araştırmaya yürüten tim bunu derhal Almanya’ya bildirdi. Bir ay sonra bölgeye iki araştırma timi daha gönderildi. Bölgeye gelen bir grup bilim adamı, Hitler’in savaş makinesinin “Özel Silahlar” bölümünün öncüleri idiler. Bu grup “evi” aramaya koyuldu ve onu sağlam bir vaziyette buldular. Bu, “Dünya Dışı” bir geminin ilk ele geçirilişi oldu.

UFO 25 metre çapında ve 8 metre yüksekliğinde idi. Gemi giriş olmayan metalik bir görünümde idi. Gemi dış güçlere karşı duyarlı idi ve toprağın birkaç metre üstünde havada yüzer gibi duruyordu. Ayrıca en ufak bir dokunuşta hareket edebiliyordu.

1938 Aralık ayında UFO Almanya’nın en önde gelen bilim adamlarının toplandığı, Münih’in kuzeyinde bir yere getirildi. Etraftaki dağların çevrelediği bir tuz madeni, diski araştırma ve gerekirse üretmek için gerekli tesisler haline dönüştürüldü. Yapılan incelemeler sonucunda geminin, dünyadaki herhangi bir devletin çok gizli silahı olamayacağı hükmüne varıldı. Nazil bilim adamları kısa zamanda geminin çalışma sistemlerini anlamakta başarılı oldular.

1941 Temmuz’unda Almanya bilim adamlarından biri ABD’ye kaçıp, bildiklerin anlatmasaydı, kimse Hitler’in neye sahip olduğunu ve onunla ne yapmayı tasarladığını bilemeyecekti. 2’nci Dünya Savaşının sonunda Amerika Askeri İstihbaratı “Oz” kod adı altında Nazi Tesislerini ve yukarıda adı geçen diski ele geçirdi. Disk derhal Amerika’ya yollandı. Fakat diğer yandan Sovyetler de altı ay sonra esir aldıkları Nazi bilim adamları vasıtasıyla; Almanların ele geçirdiği dünya dışı diskten haberdar oldular.

Amerika böylece bedavadan bir UFO sahibi olurken, bugün onu geliştirmesi mantıken akla yatkın geliyor. Ama Uçan Daire tipindeki uçakları müttefikler Almanya üzerinde uçarken sık sık görüyorlardı. Karşılarına Küre biçiminde çıkan bu uçaklar savaşın son zamanlarında görülmeye başlanmıştı.

Amerikan 8 Hava Filosu İstihbarat bölümünde görevli bir subay New York basınına şöyle bir açıklama yapmıştı: “Uçan Dairelerin Almanların kullandığı psikolojik bir uçaksavar silah olması mümkündür. Batı Almanya üzerindeki gece uçuşları esnasında uçaklarımızı izleyen parlak küreleri ve diskleri görme fırsatım oldu.”



Amerikalılar 2’nci Dünya Savaşının son günlerinde Alsas-Loren’deki Hagenau ve Ren bölgesindeki Neustadt semalarında sık sık uçan daireler gördüklerini rapor ediyorlardı. Savaş bitiminde Amerikan Ordusunun ilk hedefi Almanların gizli üsleri ve buralarda çalışan bilim adamlarıydı. Sonuçta bugünkü başarılarını ise Almanya üstünde kurdukları hava bombardımanı üstünlüğü sayesinde savaşı kazanmalarına borçluydu. Bir Generalin ifadesine göre ABD 12’ye beş kala savaşı kazanmıştı.

Vril


Vril ya da diğer adıyla Vril Serisi Nazi Almanyası'nın ürettiği ilk uçan daire modelidir.

Tarihçe
Alman Nazileri 2. Dünya Savaşının başında özellikle Hitler'in teşvikiyle dünyada; 2.Dünya Savaşında önemli fayda sağlayacak önemli olay, buluş ve icatları araştırmak üzere bir ekip topladılar. Bu ekip Ağrı Dağı yakınlarındaki bir efsaneyi araştırmak için Türkiye'ye geldi. Çevre sakinlerinin anlattığına göre etrafta uçan daire şeklinde dolaşan bir cisim Ağrı Dağına düşmüştü. Hemen kazı çalışmalarına başlayan ekip kısa zamanda bahsedilen uçan daireye ulaştı. Rivayete göre uçan daire havada dönüyor ve herhangi bir fiziki müdahaleye karşı çabucak tepki veriyordu. Almanya'ya götürülen uçan dairenin, yapılan incelemeler altında, bir Nazi versiyonu üretildi. İsmi Vril olan bu insan yapımı uçan daire yüksek hızlara ulaşabiliyor ve az yakıt harcıyordu. Ancak manevra kabiliyeti yüksek olmadığı için savaş esnasında pek bi yararı olmuyordu. Daha sonra projeyi üstlenen ve çalışmaya isimlerini veren Vril adlı örgüt çalışmayı üstlendi. Böylece Vril uçan daireleri geliştirilmeye başlandı. '. Dünya Savaşının Almanlar tarafından kaybedilmesinin ardından Vril ve daha sonra üretilen Haunebu isimli uçan dairelerin konfigürasyonu şeklinde üretilen bir uzay gemisi üretildi ve bu konfigürasyona Vril -7 (2) ‘‘Vril-Odin’’ ismi verildi. Daha öncesinde Vril örgütü telepatik ilişkilerle 68 ışık yılı uzaklıktakta bulunan ve Aldebaran denilen takım yıldızındaki canlılarla iletişim kurduklarını söylediler. İttifak yaptıklarını ve onların üstün savaş gücünü dünyaya getirip 2. Dünya Savaşında kullanabileceklerini hükümete anlattılar ve Aldebaran'a gitmek için izin istediler. Hitler ve hükümeti ise zaten yenildikleri için Vril örgütüne izin verdiler. Çeşitli rivayetlere göre Vril -7 (2) ‘‘Vril-Odin’’ uzay gemisi 25 yıl süren yolculuğunu tamamladı Aldebaran'a ulaştı. Geride kalan Naziler ise,büyük çoğunluğu gençler ve mühendislerden oluşan kısım, Mars'a gittiler ve burada bir üs kurdular. Amerikanın Mars'da kaybolan robotlarının bu üs tarafından imha edildiği söylentiler arasında. İşte Mars'daki bu üste Naziler gelecek olan Aldebaranlıları bekliyorlar. Yada orada kendilerine yeni bir hayat kurdular.
Vril -7 (2) ‘‘Vril-Odin’’ Gezegenlerarası Uzay Gemisi

Teknik Özellikleri 
Çapı: 45 m.
Yüksekliği: 22,50 m.
İtiş şekli: İhtimal - A=Vril-7 (1) de olduğu gibi İhtimal – B= Y-7/0-Vril-7(1)+Thule Takyonator-7c-Hanebu-II (Her ikisinin geliştirilmiş rekombinasyonu.) Hız: Mx. Işık hızında=Tak.300000 km/sn. (Normal kozmik anti gravitasyon uzay uçuşunda)
3x Işık hızı=Tak.900000 km/sn= uzayüstü boyut kanalı uçuşunda kullanılıyor
Mürettebat: 28 kişi (14 Erkek +14 Kadın)


27 Ekim 2012 Cumartesi

24 Ekim 2012 Çarşamba

19 Ekim 2012 Cuma

"Hiç kimseye söylemediğiniz günahlarınız gibi, hiç kimseye söylemediğiniz ibadetleriniz de olsun."

18 Ekim 2012 Perşembe


En inandırıcı haberler bile yalan olabilir.
Gerçek sandığın, tahmin edebileceğinden daha iyi bir oyun olabilir.

15 Ekim 2012 Pazartesi


Esenyurt Belediyesi, 10 bin metrekarelik yeni bir hayvan barınağı açmış.
Hayvanlara manikür ve saç bakımı bile yapılıyormuş.
Her şey dört dörtlük ve insalıkta son noktaya geldik ya...
Tek eksiğimiz hayvanlara manikür yapmaktı,
Toplum, eğitim ve insanlık dersi beklerken.

Eden bulur. Şimdi veya yıllar sonra, eden bulur...
Cezaların acelesi hiç yoktur.

14 Ekim 2012 Pazar


Bir kız kulağını deldirmiş.
İki gün sonra kalbi durmuş.
Nedeni ise kulağından geçen kılcal damar iltihap yapmış.
Bilginize...

Sabah sahilde spor yapanları görmek güzel.
Spor yapanlardan biri olmak daha güzel.

12 Ekim 2012 Cuma

Arkadaş, senin için bir iyilik yapar...
Hayatı değişir.
Senin bundan haberin bile yoktur.
Yaklaşık 12 yıl sonra sana anlatır...
Ve sen bayağı bir durgunlaşırsın.
Sonra der ki, aramızda kalsın.
Torba (naylon poşet) kullanmamaya önem veren ve geri dönüşümleri ayıran sevgili arkadaşlar...
İçme suyunuzu şişelerde alıyorsanız, şişelerinizin içinde geri dönüşümleri biriktirerek daha az torba harcamış olursunuz.

11 Ekim 2012 Perşembe


Bir akşam Ankara'da yürüyorum...
Bir ağacın yanından geçerken, ağacın üzerindeki kâğıt dikkatimi çekti.
Üzerinde şöyle yazıyordu:

Sayın Arkadaşlar
# Çocuklarınız sizin için nasıl
değerli ise bu çiçekler de
benim için değerlidir #

Lütfen
Buraya ÇÖP
Atmayınız

yazan => AĞAÇ

* Bu yazıyı yırtmayın ne olursunuz *



Ağacın dibine baktım, biri bir sürü güzel küçük çiçekler ekmiş.
Ve çiçeklerin üzerine bir sürü çöp atılmış.
Artık siz düşünün ne kadar düşünceli, anlayışlı, temiz, çağdaş insanlarla yaşadığımızı...

Bir insana kaç hayvan düşüyor acaba?

10 Ekim 2012 Çarşamba

Dünya ruh sağlığı gününde aklıma gelen ilk şey, parapsikoloji laboratuvarlarının kapatılmış olması.

7 Ekim 2012 Pazar


Aşık olun ey insanlar, aşık olun...
Kara gözlere değil, kara gözleri yaradana...
Güle değil var edene aşık olun...

Mevlana

6 Ekim 2012 Cumartesi

Uluslararası Darıca Yarı Maratonu
7 Ekim 2012
Saat: 9:30
Başlangıç Çizgisi: Darıca Belediyesi önü.
Mesafe: 21 km.

http://www.daricayarimaraton.com/