27 Temmuz 2013 Cumartesi

Asansöre binmek mi? Merdiven çıkma gibi bir spor yapma fırsatı varken?
Pekiî asansörü kimler kullanır?
Fiziksel rahatsızlığı olanlar, üşenenler, ve diğerleri, bir de asansördeyken elektriğin kesilip içinde kalmayı isteyenler. 
Kimisi okuduklarına göre inanır.
Kimisi düşündüklerine göre inanır.
Kimisi tecrübelerine göre inanır. 
Kimisi ise okur, düşünür, tecrübe edinir.
Kıbrıs'tayken daha mutluyduk.

26 Temmuz 2013 Cuma

-"Hayırlı cumalar."
-"İyi günler."
Hamile kadınlar değil, aklı fikri tek yere çalışan kişiler sokağa çıkmamalı!
Onlar da öyle cahil ki, böyle düşünmenin ahlâksız olduğunu biliyorlar ama düşünenin kendileri olduğunu kavrayamıyorlar!

aşk
hep vardı da,
biz o'nu
insanlarda aradık...

24 Temmuz 2013 Çarşamba

Yaşlı insanlarla sohbet etmek güzel oluyor... Geçenlerde biriyle sohbet ettim.
Kore gazisi. 1926 doğumlu. Kore'de altı ay cephede, altı ay geride görev almış. Amerika'ya, Japonya'ya gittiğini anlatıyor. Oraların çok geliştiğini, bizim çok geri kaldığımızı vurguluyor. "Oralar çalışırken, fabrikalar inşa ederken bizim atalarımız hep cami yaptı. Cami yapıldığı kadar fabrika yapsalardı şimdi bu kadar üniversite mezunu işsiz olur muydu? Ülkemiz bu kadar geri olur muydu?"
Medicalpark hastanesini önermiyorum.

Ameliyat olman gerekmese bile ameliyat olmanız gerekiyor başka çaresi yok diyebiliyorlar. Yirmi gün sonra kontrole gel deyip, ücretsiz kontrol on gün içinde geçerli, tekrar muayene ücreti ödemeniz gerekiyor diyebiliyorlar. En güzeli ise, çalışanları çok güzel somurtuyor. Özel problemlerini bile yanındaki personel arkadaşına "müşteri varken" sesli bir şekilde hiç çekinmeden anlatabiliyorlar.
Camiye yardım, talebe yurduna yardım, derneğimize yardım, kız kuran kursuna yardım...
Geçenlerde sakallı bir çocuk geldi. Türkçe'si yarım yamalak gibi konuşuyordu. Afganistan'dan geldim diyor, bir de talebe yurduna yardım.

Elmore James - Blues Before Sunrise
Yolların Sonu

Bu gün yollanıyorken bir gurbete yeniden 
Belki bir kişi bile gelmeyecektir bize. 
Bir kemiğin ardında saatlerce yol giden 

itler bile gülecek kimsesizliğimize 

Gidiyorum: gönlümde acısı yanıkların... 
Ordularla yenilmez bir gayız var kanımda. 
Dün benimle birlikte gülen tanıdıkların 
Yalnız bir hatırsı kaldı artık yanımda. 

Yufka yüreklilerle çetin yollar aşılmaz; 
Çünkü bu yol kutludur, gider Tanrı Dağına. 
Halbuki yoldaşını bırakıp dönenlerin 
Değişilir topuda bir sokak kaltağına. 

İster düşün... Kendini ister hayale kaptır... 
Uzar uzar, çünkü hiç sonu yoktur yolların. 
Bakarsın aldanmışsın, gördüğün bir seraptır 
Sevimli bir hayale açılırken kolların. 


Ey doğunun anlımı serinleten rüzgarı! 
Ey karanlıkta bana arkadaşlık eden ay! 
Arzularım bir oktur, aşar ulu dağları. 
Düştüğü yer uzakta “DİLEK” adlı bir saray. 

O sarayda bulunca Tanrılaşan erleri 
Artık gözüm arkaya bir daha dönmeyecek. 
Hepsi sussa da “Kür şad” uzatarak elini; 
“Hoş geldin oğlum ATSIZ, kutlu olsun! ” diyecek. 

1932

Hüseyin Nihal Atsız
Bayramoğlu'nun (insan) kalitesi değişti, insan kalmadı.
"Gebze'nin Cumhuriyet tarihine eşlik eden askeri kışlası Milli Savunma Bakanlığı'nın TOKİ'ye olan borcu karşılığı devrediliyor. Kışla üzerine herkes hesaplar yapıp, müteahhitler ellerini ovuştururken, Gebze kamuoyu bölgenin yeşil alan olarak kalmasını istiyor."
Gebze Gazetesi
"Hayatta hiç bir zaman bir başkasına tüm benliğinle güvenme, Çünkü; hiç kimse sana tüm benliğiyle görünmez."

Pablo Neruda


Big Bill Broonzy - See See Rider

Lavabodan su ile aşağı giden karıncanın heyecanını merak ettiğim kadar yerinde olmak istemem. Ama önce şunu sormak gerek; karıncalar heyecanlanır mı?

22 Temmuz 2013 Pazartesi

"İsteklerinizi, hayallerinizi küçümseyen kişilerden mümkün mertebe uzak durun. Ruhu küçük insanlar, başkalarını da daraltmak, azaltmak ister."

Mark Twain
İnsanlarla uğraşmak kolay mı..?
Türlü türlü...
Yağmur yağsa da izlesek...
"Ne ekersen onu biçersin" sözünü unuttular galiba, aldatmaya meyilli olanlar...
Halk ekmeği satan büfeler hakkında ne düşünüyorsunuz? Doğru buluyor musunuz?
Ne güzel bir sabah. Ne güzel esiyor.
Gökyüzü masmavi, bulutlar bembeyaz.
Hem, insan da az. 
En önde üç yarış bisikleti ve üstünde onları süremeyen üç yaşlı adam. Üstlerinde Official bilmem ne yazıyor, yeşil giysi ile. Arkasında üç kadar siyah plakalı araç. Ve trafiğin gidiş yönü tamamen kapatılmış. Sonra trafik polisi gelip korna ile uyarıyor. Sağ yoldan devam edecekler ama bisikletlilerden biri sağa dönemiyor yada adam yoruldu mu nedir, bisikletten inerek kenara geçiyor. Nedir şimdi bu?  Sen hem bisikleti süreme, hem de senin için trafik kapatılsın.
Gerçi kızmamak lâzım, ülkeyi birbirine katanlar için de trafik kapatılıyor. 

20 Temmuz 2013 Cumartesi

IPhone kullananların dikkatine.
Bir IPhone patladı, biri de durduk yere alev aldı. Haberlerde görmüşsünüzdür. Ve bu olaylardan önce de son siparişlerinde düşme olmuş. 
Diyorum size, Samsung diye bir şey var. 
IPhone'u en başından beri sevmemiştim zaten.
Hem dalgın hem de unutkan insan, defalarca, kulağına gelen müzik sesini ne hoşmuş diye dinleyip de müzik sesi kesilince kendi telefonunun çaldığını anlayan insandır...
Eşcinsellik kötü karşılanmamalı diye düşünüyorum ama evlenmelerini onaylamak farklı etkilere sebep olabilir. İki adam bir evlat edindiğinde, çocuğun bir adama "anne" demesi kadar farklı...
Veya, sadece ismiyle mi hitab eder ki...
Ancak onların da duyguları var. Onlar da herkes gibi çocuk yetiştirmek isteyebilir.
Ve artık İngiltere'de eşcinsel evlilik yasal.
Elbette farklı toplumlarda farklı etkilere sebep olabilir.
Sizce bu durumun etkileri nasıl olabilir?

Tatyos efendi Külliyati Gamzedeyim deva bulmam, yorumlama Melihat Gülses

Barış Manço - Gamzedeyim Deva Bulmam

Markette çalışan kız anneme naylon poşet verince annem istemiyorum diyerek geri çeviriyor. Kız merak edip soruyor: "Teyze neden poşet almıyorsun?" Annem: "Ne yapayım kızım poşeti? Alıp çöpe mi atayım?" Kız: "Teyze keşke herkes senin gibi olsa..." Bir müddet sonra, "genç bir çocuk var, arada geliyor. O da senin gibi naylon poşet almıyor."
O genç çocuk ben oluyorum galiba. Öyle tabiî, genç gösteriyorum. Tahminler halâ 4-5 yaş genç. 
Bu iyi yanı da, kötü yanı kızın sadece iki kişinin poşet kullanmadığını görmesi.
Sabah sabah iki yavru kedinin boğuşmasını izleyince insanın morali yerine geliyor değil mi?

18 Temmuz 2013 Perşembe

Öğretmene verilen zam: 89.00 TL.
Alınan vergi: 75.00 TL.
Elde kalan: 14.00 TL.
İyi bari borçlu çıkmadınız.
Darıca Kültür Merkezi daha açılmadan Darıca Alışveriş Merkezi oldu. Hayırlı işer...

Oysa halk, oranın park olarak kalmasından yanaydı. Bedava oturup nefes aldıkları tek yerdi vatandaşın, bir yığın bina arasında. Şimdi orası da bina oldu. Ufacık parkın olduğu yere kocaman bina. Darıca gelişiyor.
Günlük fitre 9.25 TL.
Asgari ücret ile geçinen 4 kişilik bir ailenin tüm ihtiyaçları için kişi başı 6.70 TL.
Sen düşün.
Hani çok yeyip yatmak zararlıydı?

16 Temmuz 2013 Salı

Bir canlının yaşamasını sağlayan şey bir ölüm ise, adalet nasıl olur?

Yaşamak için bir şeyler tüketmek zorundaysan, bir canlıyı ya öldürmeli ya ölümünü beklemek zorundasın. Üstelik bunu ölene kadar yapmak zorundasın. Bir can için sayısız can ölmeli. Yaşamak, ölümler sayesinde varken, adaletin doğru olmasını bekleyemezsin.
Trafikte hiç yol vermeme kabalığında bulunanları gördükçe "bir Kıbrıs'a gidin de biraz yol verme kültürü öğrenin" diye bağırasım geliyor.
Siz onları zevkine avlayın diye evrim geçirmedi kuşlar.

15 Temmuz 2013 Pazartesi

Bugüne kadar gül satan çingenelerin hepsi beni yakışıklı buldu. Kendimi çok iyi hissediyorum.
İlk defa belediye yanındaki çamlığı bu kadar pis gördüm. Ne oldu ki, hayvanları mı soktular oraya acaba?
Dürüst olmayan insanları destekleyecek kadar ahlâksız değiliz, çok şükür!

14 Temmuz 2013 Pazar

Uyarımdır: Dini grup veya benzeri bir inancı olan veya cemaat gruplarına asla üye olmayın. Olursanız eğer, bir müddet sonra sizin bir birey olarak düşünmeniz engellenir. Sadece önünüze koyulan yemden yemeniz istenir. Bunun için size herkesten çok daha iyi davranırlar. Ailenizden bile daha iyi davranabilirler. En iyi yöntem budur çünkü! Sevgi ile yaklaşırlar, dünyanın en iyi ve en doğru düşünen insanları sanabilirsiniz. Tamamiyle kendi düşüncelerini, hatta düşünce yöntemlerini dahi size aşılarlar. Yavaşça kendinizi onlardan biri gibi hissetmeye başlarsınız. Ve kullanılmaya başlanırsınız. Onlar nasıl isterse öyle düşünürsünüz. Size, kendi içinize bakmanız, kendinize yönelmeniz, farklı kaynaklardan bilgi edinmeniz, tek başınıza da yapabileceğiniz söylenmez. Gündemdeki bir konuda dahi, grubun başındaki ne derse onu doğru kabul eder ve konuyu o şekilde desteklersiniz. Ve ekmeğin en iyisini, en tepedeki yer. Siz sadece çalışan bir işçisiniz.

Bu kullanılanlar, kendilerinin bir görevde olduğunu düşünebilir. Siz bunları uyardığınızda, size gülebilirler, ciddiye alamayabilirler. Sizin gerçekleri göremeyen bir insan olduğunuzu düşünüp size yol göstermeye çalışabilirler ki elbette ki bu yol da kendi yollarıdır. Bir birey olarak düşünemedikleri, illâ başlarında bir lidere ihtiyaç duydukları bir yol. Ki onlar buna gerçek derler. Oysa ki ne çelişkidir değil mi… Tek başlarına bir şey düşünemez, bir şey yapamaz hale gelirler ve bunu görmezler. En tepedeki yer, görmezler.
Onların izni olmaksızın konuşamazsınız. Ailenizden kopar, arkadaşlarınızdan, çevrenizden koparsınız. Ve, bir çemberin içinde tıkılı kalan gruba hoş geldiniz.
Daima bir birey olarak kendiniz araştırın.
Bu yazdıklarım bazı arkadaşlara tuhaf gelebilir, böyle şeylerle hiç karşılaşmamış olabilirler. Ve her şey gördüklerimizden ibaret değil.
Almanya’da bir evin bahçesindeki ağacın yaprakları, yan taraftaki evin bahçesine uçtuğu için, bundan rahatsız olan kişi adamı belediyeye şikâyet ediyor.
Belediye, yaprakları yan bahçeye uçuşan ağacın sahibini uyarıyor. Tedbirini al, mümkün mertebede yaprakların yan bahçeye uçmasını engelle.
Adam, yaprakların yan bahçeye uçmasını engellemek için yüksek çit yapıyor ve yan bahçeye uçmasını engelliyor.
Bir de bizim ülkede böyle bir şikâyette bulunduğunuzu düşünün.
-Allah’ın rüzgârı işte ona mı engel olacaksın!
-Başka işin yok mu senin!
-Deli misin nesin! Elimden bir kaza çıkmadan yürü git!
Veya sadece deli olduğunuzu düşünen bir bakış.
vs. 

Ama şimdi bizim ülkede adaletin daha güzel işlediğini belirten bir şeyden bahsedeyim:
Evinizin altında bir kafeterya açılıyor diyelim ve zamanla yasal olmayan şekilde dışarı doğru masalar çoğaltılıyor, arabanızı park ettiğiniz yere park edememeye başlıyorsunuz, müzik sesi artıyor vs. Gidip güzel bir şekilde uyarıyorsunuz, ama oradaki size diyor ki: “Benim … (siyasi) partide adamlarım var” vs. Sonra ne oluyor? Siz tabiî bu yasa dışı yapılan şey üstüne bir de bu şekilde cevap duymaya sinirlenip, yasal hakkınızı kullanıyorsunuz. Gidip gerekli yerlere dilekçe yazıyorsunuz. Ve bir müddet sonra genişletilen kısım yıkılıyor vs. Yıkılması biraz zaman alıyor tabiî, arada adaletsizliği sağlayan insanlar olduğu için. Ayrıca aynı yere daha önce de yıkım kararı gelmiş ve askıya alınmış. Evet, arada yine adaletsizliği sağlayan insanlar olduğu için.
Yıkım işleminden önce kontrole gelindiğinde, o dükkânı kiraya veren dükkân sahibi size geliyor, “Bana bak her şeye burnunu sokma, seni öldürürüm” diyerek sizi ölümle tehdit ediyor. Tehdit ederken de bir arkadaşınız bunu duyuyor. Gidip dava açıyorsunuz, şahidiniz de var. Mahkeme günü geliyor. Sizi tehdit eden kişi kıvırıyor tabiî aslında öyle demek istemedim bilmem ne... Sonuç? Hakim diyor ki: Yahu arkadaş arasında olur bu tür şeyler. Böyle şeyler için bizi meşgul etmeyin... Sonra? Siz edildiğiniz tehditle kalıyorsunuz. Nasıl hissedersiniz? Hani adalet?
Bu dükkân sahibinin başka kafeteryasında kadın da pazarlanıyordu, polis bile girip çıkıyordu ama uzun müddet sonra kapatıldı. Belki onda da araya adaletsizliği sağlayan insanlar girdiği için…

Buyurun şimdi iki durumu siz karşılaştırın.
Bu arada, oradaki parti ismini vermedim ama tahmin edersiniz, adaletsizlik partisini…

Birsen Tezer - Bilsen / #akustikhane

Türkiye Cumhuriyeti'ni kollamak ve korumak ibaresi çıkarıldı... ve ben halâ ne diyeceğimi bulamadım.

 Sınavda 100 üzerinden 18 alan polislerle mi koruyacaklar bu devleti?!
14 yaşındaki ZİHİNSEL ENGELLİ ''ÇOCUĞA'' 2 yıl boyunca tecavüz ettiği ortaya çıkan ve çocuğa bir ARABANIN İÇİNDE tecavüz ederken, çevredeki vatandaşlar tarafından yakalanıp SUÇ ÜSTÜ yapılan Ovacık AKP İlçe Eski Başkanı RIZA ÇOLAK
BERAAT ETTİ!
https://www.facebook.com/photo.php?fbid=577267918981296
İnşallah bir gün bunlar da bitecek...

Fotoğraftaki matador Alvora Munera kariyerine son verdi.

Öyle ki, yarışın son mücadelesinde gücünü yitiren Alvora yıkılır. Boğanın ona yaklaştığını görünce korkulu sonun yaklaştığını hissetti. Lakin boğa ona hiç bir şey yapmadı. Yarıştan sonra matador açıklamasında şöyle diyor: "Boğa gözümün içine bakarak bağırdı, böyle sadece bağırdı. Sırtına oklar batırdığım hayvan bana zarar vermedi, istese beni orada öldürebilirdi fakat sadece gözlerime bakıp bağırdı. Her hayvanda olduğu gibi onun gözlerinde de masumluk vardı. Yüreğimde adaletin hıçkırarak ağladığını işittim. Belki de bağışlanırdım, lakin itiraf edemedim. Kendimi dünyanın en vahşi mahluğu gibi hissediyordum."

Kola deyip geçmeyin, izleyin..

Samimi olduğum, olmadığım çoğu kişi ne kadar zayıfladığımı söylüyor. Gidici miyim ki? 
Sıkıntı yok zaten çok merak ettiğim yere daha yakın olmalı.
Gidersem, bir yolunu bulup nasıl bir yer olduğunu anlatırım size. 
Demir kapı, yine kapandı...

Barış Manço - Benden Öte Benden Ziyade


12 yaşındaki oğlum gözaltına alındı Deliriyordum
https://www.facebook.com/photo.php?fbid=480287182064073
iNCi’NiN RESiM DiYARINA YOLCULUK

11 Temmuz 2013 Perşembe

9 Temmuz 2013 Salı

Bu sıcakta oruç mu tutulur? Kışın tutsak olmaz mı? 
Fakir var evinin kirasını zor ödeyen ve para istemekten utanan...
Fakir var çocukları okuyor diye devletten, oradan buradan yardım alıp evine yirmi bin lira masraf eden, çocuklarının elinde son teknoloji cep telefonu olan...
İnsanların çoğu yanılıyor olabilir.
Araştırmadan, düşünmeden biliyor olabilir.
Bilgi sahibi olmadan, fikir sahibi olabilir.
Turistler birbirlerinin, çevrenin ve tarihi yerlerin fotoğraflarını çekiyordu. Sonra bir tanesi bir yere doğru gitti. Telefonunu kaldırıp fotoğraf çekti. Fotoğraf çektiği yere baktım... Tarihi bir şey yok, insan yok, hayvan da yok, sanatsal bir şey yok, estetik değeri olan bir şey yok, kısacası güzel bir şey yok. Peki neyin fotoğrafını çekti?
Benzin istasyonundaki fiyat panosunun.
"Dinin arkasına gizlenen şeytandır."

Üzüldüğün Şeye Bak (Emel Sayın)

Rüzgâr

Arzularım muayyen bir haddi aşınca 
Ve kulaklar sözlerime sağırlaşınca 
Bir ihtiras duyup vahşi maceralara 
Çıkıyorum bulutları aşan dağlara. 
Tanrıların başı gibi başları diktir, 
Bu dağları saran sonsuz bir genişliktir, 
Ben de katıp vücudumu bu genişliğe, 
Bakıyorum aşağılarda kalan hiçliğe. 

Bu dağların bir rakibi varsa rüzgârdır.
Rüzgâr burda tek başına bir hükümdardır.
Burda insan duman gibi genişler, büyür.
Bu dağlarda ıstıraplar, sevinçler büyür.
Buralarda her düşünce sona yakındır,
Burda her şey bizden uzak, ‘O’ na yakındır.
Burda yoktur insanların düşündükleri,
Rüzgâr siler kafalardan küçüklükleri.
Yanağıma çarpar geniş kanatlarını,
Ve anlatır mabutların hayatlarını.
Arasıra kulağını bana verdi mi,
Ben de ona anlatırım kendi derdimi.

‘Ey dağların dertlerini dinleyen rüzgâr!
Benim artık yalnız sana itimadım var.
Gelmiş gibi uzaktaki bir seyyareden
Yabancıyım bu gürültü dünyasına ben.
Etrafımın sözlerine aklım ermedi,
Etrafım da bana asla kulak vermedi.
Senelerden beri hala anlaşamadık,
Ben de kestim anlaşmaktan ümidi artık.
Gözlerimde hakikati sezen bir nurla
Etrafımı süzüyorum biraz gururla.

Bir dürbünün ters tarafı gibi bu dünya
En büyük şey, en asil şey küçülür burda.
Burda yalan para eden biricik iştir,
Burda her şey bir yapmacık, bir gösteriştir.
Kimi coşar din uğruna geberir, yalan!
Kimi gider vatan için can verir, yalan!
Bir filozof yetmiş eser yazar, yalandır;
Bir kahraman istibdadı ezer, yalandır.
Şairlerin büyük aşkı fani bir kızdır,
Bu dünyada herkes sinsi, herkes cılızdır.
Ne hakiki aşktan burda bir çakan vardır,
Ne de onu görse dönüp bir bakan vardır,
Her büyüklük cüzzam gibi dökülür burda,
En muazzam ölüm bile küçülür burda.

Benim kafam acayip bir dimağ taşıyor,
Her dakika insanlardan uzaklaşıyor.
Zaman zaman mağlup olsam bile etime,
İnsan olmak dokunuyor haysiyetime.
Büyük, temiz bir arkadaş arıyor ruhum,
İşte rüzgâr, şimdi sana sığınıyorum!
Asaletin yeri yoktur gerçi hayatta,
En asil şey seni buldum kainatta,
Güneş gibi ne bin türlü ışığın vardır,
Ne de süse, gösterişe baktığın vardır.
Deniz gibi muamma yok derinliğinde,
Bir ferahlık, bir saflık var serinliğinde.
Bir dev gibi küçük, mızmız sesleri yersin,
Allah gibi görünmeden hüküm sürersin.

Düşmanıyım ben de cılız güzelliklerin,
Rüzgâr! Bu dağ başlarında çırpınan serin
Kanatların gökyüzünde akan bir seldir,
Bana kudret ve cesaret veren bir eldir.
Beşerlikten uzaktayım senin ülkende,
Senin gibi azamete aşıkım ben de.
İşte Rüzgâr! Senin gibi ben de deliyim.

Islıklarım senin gibi inlemelidir,
Herkes beni ürpererek dinlemelidir.
Rüzgâr! Sana, yalnız sana benzemeliyim.'

(1931)

Sabahattin Ali
"Ey Zulümle bir kuyu kazan! Sen kendin için tuzak hazırlıyorsun."
Mevlâna Celâleddin-i Rûmî