4 Haziran 2011 Cumartesi

Yandaki koğuş binasında, mavi kapak biriktirme kutusuna çöp atıldığından dolayı komutandan izin alıp o kutuyu bizim koğuş binasına koymak –tabiî cahil üniversite mezunlarının içine attığı çöpleri çöpe boşalttıktan sonra- ve içine bir okuma yazma bilmeyen veya beyni olmayan insan taklidi yapmadan kutuyu gerektiği gibi kullanmaya başlamak, bölükteki arkadaşların da desteğini görmek…

Naylon poşet zararları araştırmasını yapıp yazdıktan sonra grup açmak, grubu yaklaşık 30.000 kişiye mesaj olarak göndermek ve sonucunda halâ 700 civarı bir üye görmek… Gerçi bu rakamın hiçbir önemi yok çünkü çoğunun halâ bez çanta kullanmadığına emin olmak ve üyelerin bile gruba yazılan yazıyı halâ okumadığını bilmek…

Millet sakal traşı olurken o musluğu sonuna kadar açıp hiç kapamadan traş olmasını veya diş fırçalamasını görmek ve onca boşa akan suya dayanamayıp dikkatsiz kişiyi ya uyarmak yada musluğu kapatıp hemen üstündeki “SUYU BOŞA HARCAMA” vb. yazısını göstermek…

Sivile ilk çıktığım dakikalarda "DAHA İYİ BİR TÜRKİYE İÇİİİİÜÜÜÜNN!" diye bağıra bağıra dolaşıyor siyasi parti otobüsü.
İyi de siz o kart sesinizle böğürerek avazınız çıktığı kadar bağırdıktan sonra biz nasıl iyi olabiliriz ki?
Takım elbise giyip çocukça pis ağız ile atışmalarınızı zaten bir kenara bıraktım halâ anlayamayarak... ki çok insan halen daha yemekte bu amatör davranışınızı ancak,
Asıl hayret ettiğim, binlerce insanın işini gücünü bırakıp, ağzı bozuk parti başkanlarını nasıl izlemeye, dinlemeye ve desteklemeye gittiği...
Amaç ne? Kibar argoyu uygulamalı öğrenmek mi? Diye düşünmek…
Elbette ardından neden azrailin bir türlü şu büyük hırsızlara uğramadığına anlam verememek…

Tüketiciler bir ürün alırken onun ne barkoduna ne de paketin ne kadar geri dönüştürülebilir olduğuna aldırmamasını ve geri dönüşüm kutularını kullanmamasını görüp, bu kişilerin en kolay yönden nasıl bilinçlendirilebileceğini düşünmekle birlikte ürün paketlerinin mümkün olduğunca daha çok geri dönüştürülebilecek şekilde yapılmasını sağlamak için araştırma yaptıktan sonra grup açıp, ilgili insanları toplayıp, markalara baskı ile pozitif tehdit arası topluca yazılar göndermek –ta ki onlar sözümüzü dinleyene kadar- ama bu bilinçli ve aktif topluluğun da zor toplanacağını bilmek…

Yere çöp atan insanlara hayretle bakmak…

Özellikle suyu, elektriği boşa harcayıp geri dönüşüm atıklarını ilgili yere atma imkânı olduğu halde bunlara hiç aldırmayan insanlar hakkında “acaba bunlar aslında başka gezegende mi yaşıyor yoksa ben mi yanlış yere geldim” diye düşünmek…
Hani, hangi düşünce yapısıyla insan nefes aldığı, yaşadığı, yattığı yeri pisletebilir…

Beyaz ışık göze zararlı olduğu halde ve insanlar bunu bildiği halde neden halâ beyaz ışıkta ısrar ettiğini anlayamamak…

Eğitmenlik yapanların dahi ağzına argo alarak milleti güldürmeye çalışmasına, “senin eğitmenlik anlayışın buysa … senin eğitmenlik anlayışına” diye eksik bir cümlenin kafada istem dışı oluşmasına yine de engel olmaya çalışmak… Ne de olsa eğitmen…

Bir giydiği çorabı bir daha giymeyenleri görüp hallerine acımak…

Haber hazırlayanların sokağa çıkıp vatandaşa “hangi partiye oy vereceksiniz?” yerine “hangi hırsıza oy vereceksiniz?” diye sorsalar, nasıl olurdu acaba diye düşünmek…

İnsanların durduk yere “ben onu-bunu-şunu yapamam” demelerine bir türlü anlam verememek, hani ne diye kısıtlar ki insan kendini, kaldı ki beyninin kaçta kaçını kullanırsın ki…

Gazete köşe yazarlarının yalnız yerine yanlız, e-posta yerine mail(e-mail yazsa bari), merkez yerine center, başlamak yerine start almak, öz geçmiş yerine cv gibi çok basit hatalar yazdıklarını gördükçe önce gazeteyi yırtası gelmek ve sonra ise bunların ne derecedeki beceriksizlikleri ile yazar olabildiğini bilmem ne yapmak…

Daha bir yığın gereksiz şeyle kafamı meşgul ediyorum işte.
Neyse şimdi reklamlar. Size ne gösterirsek alın. Alacaksınız da.
Sonrasında da pek inandırıcı, kurgulu-senaryolu haberlerimiz var.
Gerçi merakla izlediğiniz o herkesin birbirini dürtüp arkasından iş çevirdiği pek ahlâklı dizilerimizin hayranlarısınız ne de olsa, yani zaten inanmaktasınız zamanın değersiz olduğuna.
Son olarak da sahte vaatleri dayadık mı tamam.

Hiç yorum yok: