26 Nisan 2018 Perşembe

FOTOĞRAF TERAPİSİ NEDİR? KANSER SÜRECİNDE NASIL YARDIMCI OLABİLİR?


Bu sürece adını veren birkaç isim vardır: fototerapi veya terapötik fotoğraf olarak karşımıza çıkabilir. Herhangi bir psikoterapi yöntemi veya bir kuram olarak kendini adlandırmayan bu sanat terapisi yönteminin tek iddiası, danışan ve terapist arasında iyi bir iletişim aracı olduğuna yöneliktir.
Günümüz insanından beklenilen en önemli yetenek: hem kendini iyi tanıması hem de karşısındaki insanları tanıyıp, anlamasıdır.
Bu beklentiye karşılık verebilmek için kişinin kendisini iyi bir şekilde yetiştirmiş olması gerekmektedir. Bu gelişim sürecinde hem gençler hem yetişkinler için en önemli unsur bilgi edinme kavramıdır. Yapılan araştırmalar ile bilgi edinmenin en öne çıkan öğesi ise görsel okuryazarlıktır. John Berger, “Görme konuşmadan önce gelir, çocuk konuşmaya başlamadan önce bakıp tanımayı öğrenir” demiştir. Görsel okuryazarlık bireyin çevresinde karşılaştığı doğal ya da insan yapımı öğeleri ayırt edebilmesi ve yorumlaması olarak tanımlanmıştır. Farkında olarak veya olmayarak, çocukluğumuzdan bu yana her şeyi görmekteyiz ve bu yol ile görsel olarak belleğimize atarız. Bu noktada hafızamız bu görselleri belli duygular ile biz farkında olmadan bağdaştırır. Yaşadığımız süreçler ise, birer görsel imge olarak hafızamızın derinliklerinde yer alır.
Kişinin kendini tanıması veya farkında olmadığı problemlerinin ortaya çıkarılması için, fotoğraf sanatının kullanımı oldukça başarılı olmaktadır.
Genel anlamda insanlara gösterdiğimiz fotoğraflarımızda hep güldüğümüz, keyifli ve mutlu olduğumuz anlarımızı paylaşma eğilimindeyizdir. Roland Barthes, “Camera Lucida” adlı kitabında Punctium kavramından bahseder; “fotoğrafta ilk dikkat çeken, kişiyi delen geçen andır” demiştir. Bu anlar da tamamen kişinin öznel anlarından oluşmaktadır. Çalıştığımız bu yöntem, görsel ile kişinin hafızasına yolculuk etmemizi ve oradaki andan yola çıkarak öyküyü ele almamızı sağlar. Fotoğraf ile gerçekleşen terapi yönteminde ise bu kişisel süreç yani Punctium bizim çıkış noktamız olmaktadır.
Fotoğraf ile gerçekleşen terapi süreçleri tüm yaş grupları ve hastalıklar ile çalışabilmektedir.
Bireysel veya grup terapisi şeklinde ilerleyen bu çalışmada, danışanın (örneğin kanser hastasının) ortama getirdiği fotoğraf seçimleri tamamen kendisine aittir. Fotoğrafın içeriği beş farklı anlamda olabilir ve hepsinin farklı anlamlar içerdiği gözlemlenmiştir.
1. Danışanın özçekimi (selfie)
2. Danışanın çektiği fotoğraf
3. Danışanın başkaları tarafından çekilmiş kendi fotoğrafı
4. Danışanın aile albümünden, düğün, aile buluşmaları ve biyometrik fotoğraf vb.
5. Başkaları tarafından çekilmiş, danışan tarafından beğenilen ve bir anlam taşıyan
Ortama getirilen fotoğraflar, terapi sürecinin ilk adımını oluşturur. Danışma süreci ortama getirilen fotoğraflardan bir tanesinin hafızada ve zihinde canlandırdığı bir anı, duygu, düşünce ve bilgilerin ortaya konulması ile devam eder. Bu süreçte, danışan tarafından seçilen ve üzerinde konuşulan fotoğrafın danışanın hafızasında bir ayna görevi görerek belli başlı anları ve hikayeleri ortaya çıkarması sağlanmaktadır. Daha sonrasında bellekteki bilgilerin ve görsellerin yeniden öykülendirilmesi ve anlatılması ile devam eden süreç, hayallerin de öykülendirilmesi ile detaylandırılır. Bu yöntem ile danışanlar fotoğraflarına verdikleri tepkiler ile kendileri hakkında birçok yeni şey öğreniler ve bu yolla kendilerini keşfederler. Bu süreçte danışmanın rolü ise, fotoğraflar üzerinden konuşurken belli sorular ile kişiye yol göstermek ve bu konuda desteklemektir.

Fotoğraf sanatı için en önemli nokta kompozisyon oluşturmaktır
Kanser hastaları ile gerçekleştirdiğimiz süreçte, oluşturulan gruba temel fotoğraf eğitimi verilmektedir. Fotoğraf makinesinin kullanımı, ışık ve kompozisyon bilgileri aktarılır. Oluşturulan grubun fotoğraf makinesi olma zorunluluğu yoktur. Fotoğraf sanatı için en önemli noktanın kompozisyon oluşturmak olduğu bilinmektedir. Bu sebeple, grup üyelerinin fotoğrafları telefon ile çekmesinde herhangi bir sakınca bulunamamaktadır. Günümüzde telefonun kişilerin ayrılmaz bir parçası olması sebebi ile bu durum avantaja dönüşebilmektedir. Fotoğraf eğitimi sonrası, çekilen fotoğrafların doğrusu ve yanlışı olmadığı vurgulanarak günlük yaşamlarının fotoğraflanması istenmektedir. Süreç çekilen ve ortama getirilen fotoğrafların grup ile beraber yorumlanması şeklinde devam eder. Bu süreçte, kişinin sosyal becerilerini artırmak, yaşadığı süreci yorumlamak ve motivasyonunu fotoğraf sanatı ile güçlendirmek amaçlanmaktadır.
Çekilen fotoğrafların okunması yukarıda bahsedilen detaylar ile gerçekleşmekte ve kişinin kendini keşfi ile kişisel motivasyonu sanat ile desteklenmektedir. Bu süreç içerisinde kişi gördüğü kareleri veya kendi öz çekimini gerçekleştirip kendine ve insanlara anlatmak istediklerini fotoğraf sanatı ile dışa vurmaktadır. İnsanlar binlerce kelime kurarak anlatamayacağı dertlerini veya mutluluklarını bir fotoğraf karesi ile yansıtabilmektedir. Bu sebeple, Kanser tedavisi gören kişiler gerek yaşadıkları kemoterapinin yorucu sürecini gerek hayattan keyif aldıkları anları veya yaşamında olan değişiklikleri ve değerleri fotoğraflayarak kendilerini fotoğraf sanatı ile rahat bir şekilde ifade edebilir. Olumlu fotoğrafların destekleyici gücü oluşurken, diğer fotoğraflarda ise ortamda ki paylaşım ile beraber destekleyici bir güç olarak o fotoğrafın yeniden sunumu yapılmaktadır. Gerçekleşen bu çalışma grup kişi sayısına göre, herkesin bir defa ortamda fotoğraf paylaşmasından sonra son haftada bir çekilen fotoğrafların hikayeleştirilmesi ile son bulmaktadır. Son haftada gerçekleştirilen hikaye sürecinde kişinin yaşanmışlıkları, fotoğraf çekerken ve konuşurken hissettikleri ve oluşan süreç değerlendirilmesi yapılmaktadır. Bununla beraber bu sürecin herhangi bir zaman sınırlaması yoktur. Kişilere fotoğraf sanatı öğretilerek yeni bir ilgi alanı kazandırıldığından, grup toplanmak istediği zaman bir araya gelerek fotoğraflar üzerinden duygularını rahat bir şekilde konuşabilmektedirler.
Fotoğraf Sanatçısı Henri Cartier Bresson dediği gibi "Fotoğraf çekmek gözün, beynin, kalbin aynı anda bir arada bulunmasıdır, yaşamın bir yoludur." Fotoğraf ile gerçekleşen terapi sürecinde, bu yol ile kişinin kendini tanıması, güçlü ve güçsüz yanlarının ortaya çıkması, mutlu olduğu noktaları fotoğraf ile yansıtması veya kanser sürecinde ki problemlerine farklı bir bakış açısı kazandırılması sağlanmaktadır. Katılımcılar ile beraber bu yola çıkıp, onlara bu yolda destek ve motivasyon sağlanmaktadır.
Kaynak: Psikolog Barış Kemal Kirik