28 Temmuz 2010 Çarşamba

"En iyi hükümet hiç hükümet etmeyendir." Henry David Thoreau

23 Temmuz 2010 Cuma

“Bir şeyleri var ki gurur duyuyorlar onunla. Ne diyorlardı, onları gururlandıran şeyin adına? Eğitim diyorlar; kendilerini keçi çobanlarından ayırt eden şeymiş bu!”
Friedrich Wilhelm Nietzsche

21 Temmuz 2010 Çarşamba

İnançlar, dünyayı değiştirir.

20 Temmuz 2010 Salı

Kanserden korunmak için sağlıklı beslenme önemliymiş. Bol bol sebze meyve tüketme önemliymiş.
Yahu GDO’ya resmi izin çıktı, nasıl sağlıklı beslenelim?

Birkaç yıl sonra kanser oranları artmazsa iyidir!
GDO’yu çıkaranların da, resmi izin verenlerin de …!!!

ŞOK! GDO'lu bebek maması ithalatına izin çıktı!
http://www.medyafaresi.com/haber/35081/yasam-sok-gdolu-bebek-mamasi-ithalatina-izin-cikti.html

18 Temmuz 2010 Pazar

“Eğer etkili olamayacak kadar küçük olduğunu düşünüyorsan, yatak odana hiç sivrisinek girmemiş demektir.”
Betty Reese

16 Temmuz 2010 Cuma

Amerika'da bir marketten bez çanta aldığımızda kasiyer teşekkür etti.
Burada bir marketin kasasına geldiğimde aldıklarımı bez çantama koyarken kasiyer gülümseyerek ve alaycı bir ifadeyle "bizim yeni gelen naylon poşetlerimiz de doğaya zarar vermeden çürüyor" dedi.
Ancak,
"Yılda 200 farklı deniz canlısı ve 100.000'in üzerinde deniz canlısı bu plastik poşetler yüzünden ölüyor" dediğimde sustu, doğal olarak.

Yoksa bu çevreye zarar vermeden çürüyen naylon poşetler, hayvanlara yem olacağını anlayınca hemen çürüme özelliğine mi sahip?

15 Temmuz 2010 Perşembe

"Yabancı bir devletin yardım ve koruyuculuğunu kabul etmek, insanlık vasıflarından mahrum olmayı, acizlik ve çaresizliği itiraftan başka bir şey değildir."

Mustafa Kemal Atatürk

13 Temmuz 2010 Salı

Su gibi yar olmaz, kola gibi mideyi bozan olmaz.

Her zaman kola değil, her zaman su içiniz.
Su, hayattır; kola, zarardır.

Sağlığına zarar etme ne olur,
Su iç, senin de sağlığın olur. :)

9 Temmuz 2010 Cuma

Mustafa Kemal Atatürk, Türkçe'yi getirdi. Bu gençlik, Türkçe'nin içine etti!
Bir de Atatürkçüyüm diye geçiniyorlar. Çakma Atatürkçü mü?
Yoks@ tUrkcHeyi ZenginLe$tiRmeYe ChAli$An ________. Boşluğu doldurunuz.
@ nere senin?

7 Temmuz 2010 Çarşamba

İnsanlar doğaya zarar vermeyi sever.
Doğa kendisine zarar verdiğinde ise yakınır.
İnsanoğlu bu kadar akıllıdır.
Aynı zamanda en akıllı canlı olduğunu savunur.
Bunu da ifade edebilen sadece kendisidir.
Önemli olan; altında araba varken köpeğe korna çalmak değil, ayakların yere basarken ne yapacağını bilmendir.

6 Temmuz 2010 Salı

Zorunlu öğrencilikten mezun, gönüllü öğrenci.

4 Temmuz 2010 Pazar

J. Lopez 3 milyon dolar karşılığında Girne'ye geliyormuş. Yahu o paraya geri dönüştürme makinelerini yapardık! Adayı tertemiz yapardık! Neler yapmazdık ki!
Milletin sağlığı mı önemli, Lopez'in Girne'ye gelmesi mi?

Vatandaş, kırmak zorunda.














MOR ÇATI’nın reklamını izlediniz mi?

Reklamı izlemek için: http://www.izlesene.com/video/saglik-guzellik-kadina-karsi-siddet-mor-cati/2167813
Lütfen önce reklamı izleyin.

“Posterdeki kadınların hepsi şiddete maruz kaldı.
Maalesef sadece erkekler tarafından.
Tıpkı evlerde olduğu gibi.”

Ne malûm kadınların da yapmadığı ve bunları koymadığınız?
Bence onları da koysaydınız. Çünkü onlar da akıllı insanlar. Onların da yollarını kesen posterlerin ayağını kırmaları gerekirdi.

1. Gösterim: Beyaz montlu arkadaş, kaldırımda yürüyor. Çünkü kaldırım, yayaların yürümesi için yapılmış. Ah, o da ne? Bir ayak. Reklam panosuna sığmamış, dışarı doğru koyvermişler gitmiş.
Kaldırım, insanların yürümesi için yapılmıştır. Hadi üzerine reklam panosu koy tamam da, kalkıp bir de ona sığdırmadığın ayakları dışarı doğru uzatıp, neden yayaların yolunu kesiyorsun? Yayaların tek güvenli yürüyüş yeri kaldırım! Orayı da kapatıyorsunuz ya, tebrik ederim!
Beyaz montlu arkadaş, sadece yolunu kesen ayağı kırıyor. Diğerine neden dokunmuyor? Çünkü yolunu kesmiyor.

2. Gösterim: Karanlık olduğu için yorum yapamıyorum.

3. Gösterim: Farkında mısınız bilmiyorum, bu da yayanın yolunu kesiyor. Posterin ayağını kırarak diğer insanlara iyilik yapıyor çünkü insanlar kaldırımlarda rahat yürümek ister, bir ayağın yollarını kesmesini değil.

4. Gösterim: Gösterimin başında “Az sonra göreceğiniz posterler farklı sokaklara yerleştirildi.” yazıyor. Ancak, 1. ve 4. gösterimde değil sadece aynı sokak, aynı reklam panosunu ve aynı kamera açısını gösteriyorsunuz. Ama farklı sokaklara yerleştirdiğinizi belirtiyorsunuz. Ama öyle görünmüyor? Efendim? Duyamadım?
Burada arkadaş veya arkadaşınız haklı olarak iki ayağı birden kırıyor. Çünkü burası, yayaların yürümesi için yapılmış bir kaldırım. Siz o ayakları kaldırımın o ufak kalan kısmına öyle uzatmışsınız ki, onları kırmamak mümkün değil! Ayrıca bu beyaz montlu, kapşonlu, koyu renk pantolonlu, aynı yerde, aynı saatte, farklı olarak göstermeye çalıştığınız iki ayrı gösterimde olması ne kadar da tesadüf.

5. Gösterim: En komiği bu olsa gerek. O ayağın, insanların geçtiği kaldırım üzerinde, hatta ve hatta suratımızın hizasında ne işi var? O ayağı gözümüze mi sokmaya çalışıyorsunuz? Evet, doğru yoldasınız. Gözümüze girerse, hastane masraflarını karşılayacak mısınız? Hastane masraflarını geçtim, kişinin hem canı acıyacak, hem de hastanede zaman kaybedecek. Vallahi süper taktiğiniz var, kutluyorum sizi. Gösterimdeki kişi de ayağı zaten yavaşça çıkarıyor, ayağın suratının hizasında olmasına şaşırmış olmalı. Yavaşça çıkarıyor, şiddetli bir şekilde değil.

6. Gösterim: Üç genç, bir kaldırım, kaldırımın tam ortasında bir reklam panosu, kaldırımın kenarından ancak tek kişinin geçebileceği kadar kalan boşluğa uzanan bir ayak! Üç genç gayet rahat bir şekilde yürüyordu, ta ki reklam panosuna ve ayağa gelene kadar. Doğal olarak posterin ayağını kırıyorlar, sonra da “şiddeti değil, özgürlüğümü yaşamak istiyorum” yazılarını gösteriyorsunuz. Biz de ayakları değil, üzerinden yürüyebileceğimiz kaldırımları istiyoruz. Neden mi? Çünkü yoldan arabalar geçiyor. İlkokul trafik dersinde bunu öğrenmiş olmanız lazım. İlkokulu da bırakın. Yollardan arabaların geçtiğini anlamak, zor olmasa gerek.
Ayrıca, 3. gösterim ile 6. gösterimde aynı panoları gösteriyorsunuz ama aynı zamanda “Az sonra göreceğiniz posterler farklı sokaklara yerleştirildi.” yazıyorsunuz. Size mi inanayım, kendi gözlerime mi? Size inanmam.

Hadi üç genç değil de, üç tane ilk okul öğrencisi düşünelim... Rahatça kaldırımda yürürken bir de ne görsünler? Kaldırımın tam ortasına reklam panosu koymuşlar. Şimdi bu öğrenci gidip öğretmenine sormaz mı: “Öğretmenim siz bize kaldırımların üzerinde yürümemiz için olduğunu söylemiştiniz. Ama biz bugün kaldırımın tam ortasında reklam panosu gördük.” Sizce öğretmen bunu nasıl açıklayabilir?
Kaldırımın ortasında reklam panosu olduğundan dolayı, ancak bir tanesinin kaldırımdan inmeden reklam panosunun yanından geçeceğini düşünelim. Bir de ne görsün? Ayak! “Öğretmenim… biz reklam panosunun yanından geçecektik ama orada bir ayak vardı. Ayağı kıracaktık ama siz bize çevreye zarar vermeyin dediniz. O yüzden kırmadık. Ayak olduğu için yola indik. Ama yola inince, arkadaşlarıma araba çarptı. Arkadaşlarımdan ikisi öldü, biri ağır yaralandı öğretmenim.”

Haberler: Mor Çatı’nın yaptığı reklamlar yüzünden kaldırımdan geçemeyince yola inen minik öğrencilere araba çarptı. Şu kadar ölü, şu kadar yaralı var. Ama insanların ölmesi önemli değil. Önemli olan reklamlar. Şimdi reklamlar.

“Posterlerdeki kadınların hepsi şiddete maruz kaldı.”
Çünkü siz, vatandaşa onları kırmak zorunda bıraktınız.

Ayrıca neden gösterimlerinizdeki insanların yüzlerini kapattınız? Açın onların yüzlerini. Onlar akıllı insanlar. Ama siz öyle bir gösterim hazırlamışsınız ki, herkes onları kötü olarak görüyor. Akıllı insanları da kötü gösterebiliyorsunuz ya, tebrik ederim.
Ama 4. gösterimdeki kişinin yüzünü kapatmakta haklısınız çünkü 1. gösterimdeki kişiye çok benziyor. Malûm, belki posteri kıran olmamıştır da arkadaşınıza kırdırmışınızdır.

“İnsanların tepkileri gizli kamera ile kaydedildi.”
İnsanların tepkilerini gördünüz. Vatandaşı sinirlendiriyorsunuz, kaldırımlardan yürüyememelerine ve yaptığınız posterleri kırdırmaya sebep oluyorsunuz.
Peki şimdi ne öğrendik? Demekki insanların kaldırımlarda yollarını kesmeyeceğiz. Güvenle yürüyebilecekleri yerde onlara sorun çıkarmayacağız, yola inmelerine sebep olmayacağız.

“Dayanışma için: morcati.org.tr” Sizin, panoların ayaklarını kırdırttığınız insanlar da dayanışma içinde. Diğer insanların kaldırımlarda rahat yürümeleri için yollarını kesen çalışmalarınızı kırıyorlar. Ben olsam, ben de kırarım.

Farklı sokak deyip aynı sokağı çektiğiniz 1. ve 4. gösterime tekrar gelelim. Anladığım kadarıyla kameranın açısını hiç değiştirmemişsiniz. Sol ileride iki tane araba var. Yerlerinden kıpırdamamışlar. Gün ışığında da önemli bir değişme görülmüyor. Arkadaki binanın üstten birinci dairesinin panjurları aynı ve içerideki lamba iki gösterimde de yanık. Tüm bunlara bakınca, 1. ve 4. gösterimin, birbirine çok yakın zamanda çekildiğini anlayabiliriz. 1. gösterimde beyaz kapşonlu, koyu renk pantolonlu arkadaş ileri doğru gidiyor. 4. gösterimde yine beyaz kapşonlu, koyu renk pantolonlu arkadaş bu sefer bize doğru yürüyor. Doğru, şimdi 1. gösterimde yine bize doğru yürüseydi, önündeki yazılar yine görünecekti. Bu sefer herkes diyecekti ki, “ama bunlar aynı kişi”.
Bu arada, 1. gösterimde neden kırdığını göstermediniz de, 4. ve diğer gösterimlerde gösterdiniz? Doğru, o kadar kısa zamanda şimdi onu tekrar yerine yapıştır filan, zaman kaybı olurdu değil mi?

6. gösterimde, kişilerden biri ayağı kırdıktan sonra neden en arkadaki kişi, kameraya doğru bakıyor?

1 Temmuz 2010 Perşembe

Onlar havaya atarken, ben yere bıraktım.