Sekiz kişi uçağa binmişler. Bunlardan ikisi
farklı porsiyon ama ne sipariş ettikleri belli olmayan yemekleri beklerken,
Gamze ve Hasan’ın üç farklı renkten oluşan kutuları amaçsızca üst üste dizerken
hangi ampulün kaç saatte kaç volt yakacağı ihtimali üzerine tartışmaya
başladıklarını görürler. Bunu izlemek istemeyen, içlerinden en sanatsal
ruhlusu, adını şu an hatırlayamadığım kişi ki galiba hatırlamak da istemiyorum, hayal gücünün sınırlarına ulaşmak
ister ve kırmızı telefon kulübesinin içinde başlattığı halay çekmeyi dışına
kadar taşırıp bütün halk oyunlarını adeta etrafında oynatarak zevk alır,
fantezi sonuçta bir şey diyemezsin. Bu fantezi rüyasını haber alan İngilizlerin
su deposu görünümünde olan tankları uçağa öpücük gönderir. Araya Jandarma
girer. Neler oluyor burada durun siz kardeşsiniz derkeeennnn, adı gibi kendisi
olan Gizem oralardan bir yerden çıkar ve jandarmaya 100 yıl yalnızlık kitabını
verir. Böylelikle TARİH yeniden yazılırken, odadaki iki kişinin 11:29’a süper
odaklandığı görülür. Seni de gereksiz bir merak sarar: “Acaba önce hangisi
diyecek?” diye düşünürkennnn, ikisi birden söyler. Olabildiğince anlaşılır ve
hızlıca sarfedilen cümle: “Sınav süresi bitmiştir kitapçıkları kapatın lütfen.”
Dışarı halay çekerek çıksak?
Dışarı halay çekerek çıksak?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder