25 Haziran 2016 Cumartesi

Yaşadığı yeri cennete çevirmeyen ama cennete gitmek isteyenlerin dünyası.

16 Haziran 2016 Perşembe

"67 yaşında, hastalığı unutmuş ve 120 barfiks çekiyor"
http://www.bodytr.com/2009/05/67-yasinda-hastaligi-unutmus-ve-120-barfiks-cekiyor.html
"Mezbahalar var olmaya devam ettikçe, savaş alanları da olacaktır."
Leo Tolstoy
-"şimdi yırtıcı bir hayvan beni aç kaldığında yiyecek mi yemeyecek mi? :D yiyecek... o zaman bende hayvanları yerim ayrıca geçen gün veganlara yapılan ızgaralı saldırıyı şiddetle kınıyorum..."

-Yırtıcı bir hayvan aç kaldığında seni yiyebilir. Neden "seni" yer de topraktan çıkan sebze-meyve-baklagiller-tohum vs. yemez? Çünkü aklı, bir canlıyı öldürmeden topraktan çıkanları yeyip karnını doyuracak kadar çalışmaz. Bilemez, düşünemez. Veya yaratılışı böyle diyelim.

Peki sen veya insan diyelim fark etmez; bir hayvanı öldürmeden karnını doyurabilir misin? Elbette. Toprağa bir ekersin, on çıkar. Ama hayvan ekemez. Sen ne insana ne hayvana ne doğaya zarar vermeden karnını doyurabilecek seviyedesin, şanslısın ki böyle güzel bir mertebeye erişebilmişsin ve bir insan formunda nefes almaktasın. Tüm hayvanlara hükmetme gücün de var elbette. Ancak çevreye zarar vermeden, kimsenin canını yakmadan yaşayabileceğin halde, canları doğrudan öldürüp yemek, yaratılışındaki akla ve yeteneğe hakaret etmektir bir nevi çünkü yaşamlara saygılı yaşayabileceğin halde sadece damak zevkin için bu yönü reddedip kendi türünden olmayan, yüzü gözü eti kanı canı olan ki canı acıdığında da kaçan, yaşamak isteyen (tıpkı senin türün gibi) canlıları yine de yakalayıp öldürüp yemek, bu bir ahlâki sorun değil midir? Benim zevkim için yaratıldı her şey diye düşünmek, ihtiyacın olmasa da öldürmek, bence bu bencilliktir.

Ayrıca hayvanlar sadece aç olduğunda avlanıyorlar gördüğümüz kadarıyla. İnsan ne yapıyor? Olur da acıkır diye fabrikalar, marketler, tedarik zinciri... Yaşamamızı sağlayacak gıdadan çok daha fazlasını tüketiyor ve depoluyoruz. Çünkü dünyalar bizim için yaratıldı  ama her nasılsa sadece bu inanca sahip olan insanlar, bu dünyaya en fazla zararı veren oluyor. Bu inanç zarar getiriyor. Dünyaya, evine zarar vermek... bunun mantıklı bir açıklaması olamaz.

Senden daha güçlü bir türün, yiyecek her şeyi, ömrünün sonuna kadar karnını doyuracak besini ve bu döngüyü sağlayabilecek aklı olduğu halde senin bebeğini, eşini ve seni ömrünüzün sonuna kadar hapsedip sütünüzü sömürmelerini ve sizi teker teker gözünüzün önünde öldürmelerini, kanınızı akıtmanızı, cesetlerinizi şişlere geçirip yemelerini ister miydin?
Kendine nasıl davranılmasını istiyorsan, başkalarına da öyle davran diye çok güzel bir söz var.

Nasıl ki bebeklere, çocuklara yardım ediyoruz yol gösteriyoruz daha doğru ve güzel yaşamaları için, hayvanlara da en azından yaşayabilmeleri için yardımcı olmalıyız. Sen de kendinden akıllı ve güçlü birilerinin yardımına muhtaç olsaydın, sana yardım edilmesini sen de isterdin. Tıpkı bebekliğin gibi. Ama yardım ederken türcülük yapmamalıyız. Bu bizim türümüzden değil, bunun canı yaşamı önemli değil deyip öldürüp yemek, başka türün acısına duyarsız olmak... senin türüne zulüm yapılsaydı ve "bu insanlar biz onları yiyelim diye yaratılmış" diye bir inançları olsaydı, bilmiyorum nasıl hisseder, nasıl düşünürdün?

Ben meselâ, bırak hayvanın canını, dünyaya daha fazla zararı olmasın diye paketli yiyeceklerden vazgeçmeye çalışıyorum. Dünyaya mümkün mertebede en az zararı vererek yaşamaya çalışıyorum.

Etli saldırıyı yapanların düşünme becerileri pek gelişmemiş. İnsan dediğin düşünür, sorgular. Ben onlara insan dersem, insanlara hakaret etmiş olurum. Onlar insan değil. Yiyen ve içen canlılar.

Hayvanlara ve çevreye zarar vermeden yaşamaya çalışanlara saçma sapan bir saldırı yapmak, çok afedersin ama bunu aklı yerinde olan biri yapmaz.
Çamur | Dirt! The Movie
"Zamanın başlangıcından beri, evrenin bilinen bütün gezegen ve galaksilerinden sadece biri yaşayan ve nefes alan bir kabuğa, çamura sahip. Bu çamurun temelini oluşturan silikon ve alüminyumun, humusta bulunan karbonun, magnezyum, sodyum ve kalsiyumun hepsi bizim yıldızımızdan çok farklı ve çok uzak yıldızlarda oluşturuldu ve bize gelmeden önce muhtemelen düzinelerce yıldız tarafından geri dönüştürüldü. Bizler de dünyayı oluşturan beş ana elementten oluşuyoruz. Dünya üzerinde yaşayan organizmalar, aynı molekülleri tekrar tekrar kullanmışlardır. Hem de aynı tip molekülleri değil, bizzat aynı molekülleri. Çamur fazlasıyla canlıdır. İçinde, en küçük bakteriden mantara, algden cıvık mantara, neredeyse her alemden canlılar bulunuyor. Bir çay kaşığı çamurda yaşayan tür sayısına bakılırsa çamur, bizim düşündüğümüzden çok daha canlı."

The Fountain: The road to awe.
https://www.youtube.com/watch?v=C69RtZzKsFE

12 Haziran 2016 Pazar

"Gelişmek hayatın doğal akışıdır. Harikaların en büyüğü olan küçücük bir yumurta ve zapt edilemez derecede cesur bir spermin başlattığı süreçle yeni bir bireyi oluşturmasını düşünün. Bu sürecin, muazzam yetenekleri ve sınırsız potansiyeli olan karmaşık ve kendisini sorgulayabilen bir beyni dans edebilen ve koşabilen bacakları sepet örebilecek, keman çalabilecek bir yüzü okşayabilecek kıvrak parmakları oluşturmasını düşünün. Eğer doğa bize bir şey öğrettiyse o da hayatın amacının iş yapmak olduğu ve diğer yaşayan şeyler gibi, bizim amacımız da gelişmek. Buna rağmen, gezegendeki çoğu insana göre hayat gelişmekle alakalı değil hayatta kalmakla ve dayanmaya çalışmakla alakalıdır. Gerçekten de yapabileceğimizin en iyisi bu mu?
Evren 14 milyar yıldır hayatın kendisine ve kendi evine düşman olacak bir tür ortaya çıkarmak için mi çalıştı?
Hiç sanmıyorum!"

Gelişim / Thrive muhteşem belgesel! (TR altyazı)


"Mezbahalar var olmaya devam ettikçe, savaş alanları da olacaktır."
Leo Tolstoy

9 Haziran 2016 Perşembe


MARY HOPKIN....THOSE WERE THE DAYS...
https://www.facebook.com/aydin.izbudak/videos/177437902292054/
"Eskiden çok güzel bir köye gitmiştim ve sadece meraktan genç bir köylüden, bana en fakir evi göstermesini istedim. Biraz düşündü ve ardından şöyle dedi: "Burada hiç fakir ev yoktur." Aynı genç adamın on yıl sonra bir turiste şöyle dediğini duydum: "Biz Ladakh'lılara bir yardım eli uzatın, çok fakiriz."
Önce yaşam dolu insanlar ve sürdürülebilir bir kültür görüyorsunuz ... arından bir anda hava hem de su kirliliği, işsizlik, zengin ve fakirler arasında keskin bir ayrım görüyorsunuz ... ve en şok edici olan da, manevi temelleri sağlam olan bir halkın, bugün ayrılıkçı ve depresyonda olduğunu görmek."

Mutluluğun Ekonomisi, Bir Küreselleşme Eleştirisi (Economics of Happiness)
https://www.youtube.com/watch?v=cu_Ab-izkGI

Ne pidenin-ekmeğin ellenip ellenip bırakılmasını severim,
Ne sırada saygısızlık yapıp öne geçilmesini,
Ne de pide ile birlikte alınan kâğıt veya poşetin tekrar kullanılabilir olduğu üzerine düşünmeden umarsızca çöpe atılmasını.
Neden bu toplum bu kadar duyarsız?
"Görüşünüz ancak yüreğinize baktığınızda berraklaşır... Dışa bakan düş görür. İçe bakan uyanır."
Carl Gustav Jung
"Anlaşılan o ki, bağlantı kurdukları bir kalbin durduğunu kilometrelerce öteden hissedecek kadar hassaslar. Anthony’nin öldüğünü nasıl anladıkları bir soru işareti, ama aynı zamanda da gelişleri, kalbin enerjisinin/iletişiminin tür farkı gözetmeksizin, çok geniş bir alana yayıldığının da kanıtı."
http://www.hayvanseverhaber.com/anthonynin-olumunden-12-saat-sonra-evine-kurtardigi-fillerden-bir-grup-tek-sira-halinde-yuruyerek-geldi/

DÜNYALI - The Man From Earth Türkçe dublaj
https://www.youtube.com/watch?v=BOrD5m0J5tc


Dünyada Yaşamış Kadim Irklar ve Yedi Kök Soy

https://www.youtube.com/watch?v=vwGCEo57vIg

4 Haziran 2016 Cumartesi

Bugün pazardan birkaç yeşillik alırken, ürünleri satan arkadaş naylon torba veriyordu. Dedim istemiyorum, benim var. Abi poşetlerim kalitelidir dedi. Hayır dedim ondan değil, daha fazla poşet harcanmasını, dünyayı daha fazla çöplük yapmayı istemiyorum. Valla çok haklısın abi keşke herkes senin gibi olsa dedi. Birden fazla ürün aldım bu arada hepsini tek poşete koydum. Pazarcı arkadaş çok dolu, abi inanır mısın geliyorlar onun için ayrı poşet bunun için ayrı poşet... 4-5 şey alıyorlar hepsini ayrı ayrı poşete koyduruyorlar diye anlatıyor. Sahi, o kadar poşeti ne yapıyor bu insanlar? Bir de ayriyetten çöp poşeti alıyorlar. Her bir ürünün paketi zaten çöp biriktirmek için idealken...
Apartmanların merdivenlerini silerek geçimini sağlayan bir kadın aksayan ayağı ile işe giderken, eli ayağı sağlam olduğu halde bastonla dolaşan ve ağzından Allah peygamber sözlerini eksik etmeden para dilenen kadına ... bakarken gördüm. Biri alnının teriyle para kazanırken, biri hiç yorulmadan Allah peygamber diyerek para kazanıyor.
"Evet, bir Nirvana var; o, koyunlarını yeşil bir otlağa yaymanda, çocuğunu uyutmanda ve şiirinin son dizesini yazmandadır."
Halil Cibran
"Hayal gücü bilgiden daha üstündür. Efsane tarihten daha etkilidir. Rüyalar gerçekten daha ağır basar. Umut her zaman deneyime galip gelir. Kederin tedavisi kahkahadır. Ve sevgi ölümden daha güçlüdür..."
Robert Fulghum
İnsan, insana saygı duymaz da hiçbir zaman göremeyeceğine inandığı bir tanrıya saygı duyar. Önce insana saygı duy, hayvana saygı duy, seni yaşatan doğaya saygı duy ve sonra kimseye zararı olmayacak şekilde dilediğine inan.
"Düş, ruhun çok uzun bir zaman önce bilinçli bir ego olduğu ve o ruhun çok uzaklarda erişebileceği bir bilinçli egosunun bulunduğu, en derindeki ve dolaylı ifadeler veren kozmik geceye açılan özel odasındaki küçük gizli bir kapıdır."
Carl Gustav Jung
"Yalnızlık, insanın çevresinde insan olmaması demek değildir. İnsan kendisinin önemsediği şeyleri başkalarına ulaştıramadığı ya da başkalarının olanaksız bulduğu bazı görüşlere sahip olduğu zaman kendisini yalnız hisseder."
Carl Gustav Jung
"Yasası olan toplum mutlu toplumdur. Ondan daha mutlu olanıysa yasaların kabul gördüğü toplumdur. Ondan da daha mutlu olanıysa yasalarında ayrım bulunmayan toplumdur. Toplumların en mutlu olanı ise yasaya ihtiyacı olmayanıdır."
Montesquieu
"Kimsenin yine anlamayacağı, ardına ‘güçlüsün, bu kaçış’ vs. sözler sıralayacağı sonun bir tekrarı benim için.
İnsanlarınızı, dünyanızı, varlıklarınızı kısacası tüm yarattıklarınızı yok edemeyeceğim için yok olmayı deniyorum bir kez daha. Bu sefer gerçekten bir son olmasını umuyorum.
Ardımdan saçma sapan ritüellere girişilmemesi için bir kez daha dünyanız, varlığınız ile birlikte yarattığınız ‘TANRI’nızı reddetiğimi belirtiyorum.
Dünyada yaşanan bunca zulme Tanrınızla birlikte göz yumup bana nefes almak için yer bırakmadınız. Oynayamadan ölen çocukların, işkenceyle yaşamı geçen hayvanların, dünyaya tahammül edemeyip gidenlerin varamadığı, olmayan yerde yok olmak tek isteğim. Tanrınızı en azından buna bulaştırmayın !
Gönül."
Ne zaman ki insanlar birbirlerini rahatsız etmeyi bırakacak, aç gözlülük bitecek, başkasının hakkına saygılı olacak ve ülkeler sınırlarını kaldırmaya başlayacak... o zaman insanoğlunun gelişmeye başladığını söyleyebiliriz.
https://gaiadergi.com/hicbir-ulkenin-kabul-etmedigi-gocmenler-denizin-ortasinda-acliktan-oldu/
Benim de dikkat etmeye çalıştığım bir konudur, doğayı çöpe çevirmemek. Aldığım paketli ürünlerin doğaya ne derece zararlı olacağı hep aklıma takıldı, rahatsız etti ve bu yüzden bir çok defa almaktan vazgeçtiğim şeyler oldu, olmaya da devam ediyor. Bir çok kişiye göre böyle şeyler uçuk geliyor olabilir. Bana uçuk gelen şey ise yaşadığın dünyayı kirletmek ve üstelik bunu hiç umursamamak, hiç rahatsızlık duymamak. Hepimiz elimizden geldiği kadarını yapmaya çalışmalı, çöpten bir dünyada yaşamak istemiyorsak bu konularda bilinçlenmeliyiz.
https://gaiadergi.com/coplerini-kavanozda-biriktirenlerin-hikayeleri-sifir-atik-bloggerlar/
"Patlayan havai fişeklerin yakınında olan kuşlar yanarak ölüyor.

Sesi, dumanı ve ışığıyla havai fişekler kuşları korkutuyor, sağır ediyor ve şok sonucu ölümlerine yol açabiliyor.

Fişekler atılınca ağaçlarının üzerindeki kuşlar nereye kaçacaklarını şaşırıyor. Panikten ve panik içinde birbiriyle çarpışmaları sonucu ölüyor.

Kuluçkadaki kuşlar, sesten korkarak yuvalarını bırakıp kaçıyorlar.

Havai fişekler kuşların gözlerine zarar veriyor.

Havai fişeğin külleri denize karıştığında balıklara zarar veriyor.

Havai fişeklerin verdiği zararlarla ilgili olarak Akdeniz Üniversitesinden Prof. Dr. Hikmet Rende şunları söylemektedir: “Havai fişek türlerinin yapımında fare zehrinde bulunan baryumun da kullanıldığını nitrat ve odun karışımıyla yaydığı kimyasal içerikli tozların kanserojen etkisi bulunmaktadır. Kanserojen etkisi bulunan kimyasal içerikli tozların insan sağlığına zarar verdiğini, işitme kaybı, gürültü ve hava kirliliği meydana getirmesi nedeniyle kültürel ve tarihî eserlere zarar verdiği gibi, daha pek çok olumsuzları meydana getirmektedir. Havai fişeklerden ince tozlar diğer tozlara benzemez. Bu tozların etkisi yeterince bilinmemekle beraber solunum yoluyla alınması durumunda, astım veya bronşite neden olabilmektedir.” (Habertürk, 28/9/2012)

Biyoçeşitlilik uzmanı Mustafa Durmuş: “Caretta carettalar kuluçka döneminde denize doğru yürümek için kendilerini ay ışığına göre ayarlarlar. Havai fişeklerin çıkardığı aşırı güçlü ışıklar kaplumbağaları yanıltabiliyor. Kuşlarda da aynı sorun geçerli. Fişeklerin ışıklarından dolayı göç sırasında yönlerini şaşırıp ters yöne doğru uçabiliyorlar. Havai fişek senelerdir tuhaf bir eğlence, sona ermesi gerekiyor.”

Hacettepe Üniversitesi Kuş Araştırmaları Bölümünden Levent Turan: “Kuşların ölümleri nadir görülse de kuşları sakat bırakma olasılığı çok yüksek. Özellikle İstanbul’da geç saatlere kadar süren havai fişek gösterileri kuşları olumsuz etkiliyor. Kuluçkadaki kuşlar sesten korkarak yuvalarını bırakarak kaçıyorlar.” (Vatan g, 30 Ekim 2012)

12/6/2012 tarihli Türkiye Tabiatını Koruma Derneği sitesinden: ”Havai fişekler potasyum, nitrat, potasyum klorat, potasyum perklorat, mangal kömürü, sülfür, sodyum okzalat, alüminyüm, demir tozları vb. gibi kimyasallar içerir. Havai fişek kullanımıyla çevre kirliliğine yol açan sülfür dioksit, karbondioksit, karbonmonoksit, asılı partiküller gibi maddeler serbest kalır. Bu maddeler ise, ciddî sağlık riskleri ortaya çıkarmaktadır. Havai fişek partikülleri ve içerdikleri elementleriyle organik bileşikler insan sağlığı için önemli tehditler oluşturmaktadır. Bununla birlikte renkli havai fişeklerin kullanılması güçlü ve zararlı oksitlenme ajanı olan ozonu yer seviyesinde getirebilir. Bu ise insan sağlığını yüksek risk altına sokacaktır.”"
"Dallar ve kökler yer değiştirecek, bu yenilik bir mucize olarak düşünülecek."
Merlin
Yalnız açığa çıkan ışığı görebiliyorsan,
Yalnız söylenen sesi duyabiliyorsan,
Ne görebiliyorsun,
Ne duyabiliyorsun.
Halil Cibran
"Genel ilkeler adına, sığırı gıda sağlayan bir araç olarak yetiştirmek sakıncalıdır. Kesinlikle sebze yetiştirmek buna tercih edilmelidir ve bu nedenle de vejetaryenliğin, kurulu olan barbar alışkanlık sisteminden övgüye değer bir ayrılış olduğunu düşünüyorum. Bitkisel gıdayla geçinebileceğimiz ve hatta bu yolda çalışmalarımızı avantaja dönüştürebileceğimiz, yalnızca bir teori değil, müspet bir gerçektir. Birçok ırk, neredeyse yalnızca sebzelerden gelen üstün fizik ve güce dayanarak yaşar. Örneğin, yulaf ezmesi gibi bazı bitki besinlerinin, etten hem daha ekonomik hem de mekanik ve zihinsel performans konusunda etten daha üstün olduğuna şüphe yoktur. Dahası, bu tür gıda, sindirim organlarımızı kesinlikle daha az vergilendirir ve bu gıda miktarı bizi daha mutlu ve girişken yapar. Bu gerçekler ışığında, her çaba, ahlakımıza aykırı bir şekilde hayvanların nedensiz yere vahşice katledilmesini durdurmaya yönelik olmalıdır."
Nikola Tesla
"Bırakın gerçekleri gelecek söylesin ve herkesi eserlerine ve başarılarına göre değerlendirsin. Bugün onların olsun; ama uğrunda çalıştığım gelecek benimdir." Nikola Tesla
Eski bir Druid deyişi: "Ölüm, uzun bir ömrün ortasındadır."
"Bilim adamlarına göre Göbekli Tepe’nin Adem ve Havva’nın yaşadığı Cennet (Eden) Bahçesi olduğuna ilişkin kanıtlar şöyle:
• İncil’in “yaradılış” bölümünde cennet bahçesinin Asur’un batısında olduğu yazıyor. Göbekli Tepe de burada.
• Cennet Bahçesinin 4 nehirle çevrelendiği, bunlardan ikisinin de Fırat ile Dicle olduğu biliniyor.
• Asur tabletlerinde Beth Eden adlı bir medeniyetten bahsediliyor. Göbekli Tepe’nin bulunduğu yer tarif ediliyor.
• Tevrat’ta da bahçenin Suriye’nin kuzeyinde olduğu belirtiliyor.
• “Eden” kelimesi Sümerce “ova” anlamına geliyor. Göbekli de Harran Ovası’nın hemen içinde yer alıyor.
• Uzmanlar, “Medeniyetten ve her şeyden önce Göbekli Tepe vardı” ifadesini kullanıyor."
Yemek değil, süs değil, oyuncak değil, kazak değil, çanta değil, ayakkabı değil... can bunlar. Kimi zaman senin yardımına muhtaç olan, kimi zaman seninle iletişim kurmak isteyen, kimi zaman sevilmek isteyen canlar bunlar. Onlara da can verilmiş, yaşamaları için. Onlar da yaşamak istiyorlar. Kendi canına nasıl davranılmasını istiyorsan, başka canlara da öyle davran. Zarar verme, korkutma, incitme. Ne ekersen, onu biçersin. Yediklerini, içtiklerini, kullandıklarını daima sorgula. Nereden, nasıl ve neden geldiğini düşün, sorgula. Kendine, diğer canlara ve çevreye verdiğin zararı en aza indirmeye gayret et. İradeni kullan, isteklerini terbiye et. Şiddet yanlısı olma, şiddeti destekleme. Sana dayatılmış olan zararlı alışkanlıkları reddet. Bu senin elinde. Seçim senin, tercih senin.
https://www.facebook.com/Vidaverdeweb/photos/?tab=album&album_id=205554636473801
Yasin 69
"Ve ona (o Resûlümüze), şiir öğretmedik; (bu) ona yaraşmazdı da. Doğrusu o, ancak bir nasîhattir ve apaçık beyân eden bir Kur'ân'dır."
https://tr.wikipedia.org/wiki/Yer-Su
"Meyâzâr mûrî ki dâne keşest
Ki cân dâred u cân-ı şîrîn hôşest
(Dane toplayan bir karıncayı dahi incitme;
Zîrâ can sahibidir ve tatlı can güzeldir.)"
http://www.yeniumit.com.tr/konular/detay/islam-da-hayvan-haklari-ekim-2012
60 yaşlarında bir adam, birkaç kez anjiyo olmuş. Sonra açık kalp ameliyatı olmuş. Artık hayvansal ürünler yemiyormuş. Demin kendisinden dinledim. Gördüğüm kadarıyla adamın hareketleri çok yavaştı, yani hızlı yürüyüş bile yapamaz. Çevremde bu tür şeyleri çok duyuyorum. Ama "eti yağı ile birlikte yeyin, günde beş kilo balık yiyebilirsiniz, deli danalar gibi koşmanıza gerek yok" vs. diyen Karatay'ı da ciddiye almak sizin tercihiniz.
Rüyaların yapıldığı maddeden yapılmayız biz ve uykuyla çevrilidir küçücük hayatımız.
William Shakespeare
Eski Ispartalılar şöyle dermiş:
"Eğer güçlü olmak istiyorsan, koş; eğer sağlıklı olmak istiyorsan, koş; eğer bilge olmak istiyorsan, koş."
Bebeğinizden ayrılmak ister misiniz?
Hayvanlar da sizin gibi hissediyor.
https://www.facebook.com/gary.yourofsky/videos/896139573774625/
"Bütün enerjiler düşünceyi izler."
Okült bir özdeyiş
"Sen yerde olanlara merhamet et ki, gökte olanlar da sana merhamet etsin. 
Senden aşağı olana acı ki, senden üstün olan da sana acısın."
Mevlana
Hayvanlar çaresizdir, konuşamaz, derdini anlatamaz. Ve hayvanlar da ağlar... Çocuğunun ölmesini istemez. Bütün hayvanlar ölümden kaçar, ölmek istemez. Tıpkı bizim gibi. Buna rağmen insanlar halâ duyarsızca onları avlıyorsa, bunca varlık içinde gidip duyguları olan yaşamak isteyen hayvanları yiyorsa, ... kendinden güçsüze merhamet etmiyor, adaletli davranmıyor, yaşama isteğine saygı duymuyor, acımıyorsa; yukarıdakilerin de kendisine merhamet etmesini, acımasını beklemesin. Kendine nasıl davranılmasını istiyorsan, başkalarına da öyle davran. Buna hayvanlar da dahildir. Ne ekersen, onu biçersin.
https://www.facebook.com/gary.yourofsky/videos/963688787019703/
Başka ülkede birilerinin birilerine bozuk para atmasına tepki gösteren ama kendi ülkesinde 45 erkek çocuğun tecavüze uğramasına susan canlılarla dolu olan yere Türkiye denir. (17.3.2016)
Amerika, Ankara'daki vatandaşlarını bir terör saldırısı olabilir diye uyarmış. Türkiye kendi vatandaşlarını neden uyarmadı?
https://www.facebook.com/travelgov/posts/10154093581948149
Yazık ya. Hayvanları zevkine avlıyoruz, öldürüyoruz, yiyoruz, hapsediyoruz, sirklerde yıllarca köle gibi doğalarına aykırı hareket etmelerini istiyoruz, üzerlerinde deneyler yapıyoruz, dalga geçiyoruz... Nedir hayvanların bizlerden çektiği? Üstüne de hayvan isimlerini hakaret olarak kullanıyoruz.
https://www.facebook.com/897463276993335/videos/1037325179673810/
"Bir adamın namazı, niyazı sizi aldatmasın. O adamın dirhem ve dinarla olan ilişkisine bakın."
Hz. Muhammed
Devlet, akciğer kanseri olan hastaların ilaç parasını ödemek için 'sigara içmemiş' olma şartı getirmiş.
Benim de bir ricam olacak.
Halkın karşısına çıkıp konuşanlar, yalan söylememiş şartıyla konuşma yapmaya devam etsin.
Siyasetçilere, hırsızlık yapmamış, hiç kul hakkı yememiş olma şartı getirilsin.
Din bilginlerine, mal-mülk-lüks düşkünü ve sapık olmayan şartı koyulsun. Çok istiyorsa da kendi parasıyla alsın.
Doktorlar, sahtekârlık yapmama (sağlıklı olanlara hasta-ameliyat etme muamelesi gibi) kaydıyla mesleklerine devam edebilsin.
Birisi makam sahibi olunca, ota boka bilmediği konulara burnunu sokmayacak şartıyla işine devam edebilsin.
Devlet dairelerinde keyfi ve zevki harcamaları herkes kendi cebinden yapsın.
Ayrıca kimse kimsenin kılık kıyafetine-bedenine, içtiğine, inancına karışmama, insanları gerek gözle gerek sözle taciz etmemek şartıyla dışarıda dolaşmalarına izin verilsin.
Şimdilik aklıma gelenler bu kadar.
"Az kork, çok umut et; az ye, çok çiğne; az homurdan, çok nefes al; az konuş, çok anlat; az nefret et, çok sev ki iyi şeyler senin olsun."
İsveç Atasözü