15 Ağustos 2014 Cuma

Spor, boş vakitte yapılacak bir şey değildir. Spor yapmak için vakit ayırmak gerekir.
İnsan neden inanma ihtiyacı duyar?
İnanmayı ihtiyaç haline getirmesinin sebebi nedir?
"Doğruluk ortadan kalktı mı, yükselme tutkusu bazı yüreklerde yer bulabilir, cimrilik ise bütün yürekleri sarar, istekler konu degiştirir, dün söylenen bugün söylenmez olur, yasalar içinde özgürken, yasalara karşı özgür olmak istenir, her yurttaş sahibinin evinden kaçmış bir köle gibidir. Ahlak öğüdü baskı, kural boyunduruk olur, dikkatin yerini korku alır... Eskiden herkesin malı kamunun hazinesi iken şimdi kamunun hazinesi şunun bunun malı olur. Bu durumda artık cumhuriyet cansız bir bedendir ve artık güçlü olan kendisi değil, birkaç yurttaştır ve herkes kendi çıkarı peşindedir."

Montesquieu
Okumayan bir toplumuz ve çok biliyoruz.
Duyduğumuz birkaç cümle ile gerçeği bildiğimize inanıyoruz.
HGS veya OGS kullananlar dikkat edin. Kaçak geçenlerin geçiş ücretini sizin üzerinize yüklüyorlar, hesabınızdan otomatik düşüyor. Siz de farkında olmuyorsunuz. Bu yüzden her geçişinizi not almanızda fayda var. Geçmediğiniz zaman yazılmışsa arayıp (kendilerinin yaptığı sahtekârlığı) belirtin.
"Yasası olan toplum mutlu toplumdur. Ondan daha mutlu olanıysa yasaların kabul gördüğü toplumdur. Ondan da daha mutlu olanıysa yasalarında ayrım bulunmayan toplumdur. Toplumların en mutlu olanı ise yasaya ihtiyacı olmayanıdır."

Montesquieu
Doğduğum coğrafyayı, cinsiyeti, koşulları vs. ben seçmedim diyen biri, seçmediğini nereden biliyor?
"Aferim valla helal olsun" dedi adam, bez çantamı görünce. Sonra markette birinin daha dikkatini çekti. Böyle duyarlı insanlarla karşılaşmak güzel şey.

Keşke o an yakınımda naylon poşet kullanan bir arkadaşım olsaydı da, ben de ona "sana da yazıklar olsun!" diye bağırsaydım. :)
Milleti vergiler sömürür, talebe yurduna yardımlar sömürür, imam hatip okulu yapılacak yardımlar sömürür, dilenciler sömürür, Suriye'li dilenciler sömürür, siyaset sömürür, polis sömürür, asker sömürür, reklamlar sömürür, haberler-diziler-programlar sömürür, bağış gurupları sömürür, türlü cemaat ve guruplar sömürür, aramızdaki üçkağıtçılar sömürür...

Düzenimiz sömürü düzeni.
Pideler, ekmekler elle değil gözle seçilir.
Yapılan bir hizmetin daha iyisini bilmeyen, hizmetten çok memnun kalır.
Bir bakıma, bilmeyen daha mutludur.
Hayvana naylon poşet yeme dersin ama yer, çünkü anlamaz.
İnsana naylon poşet alma dersin ama alır, çünkü anlamaz.
Mış, miş, muş, müş'ler üzerine yaşıyoruz. Ama yine de gelecekten ümitliyiz.
Bir kadın yolda yürüyor...
Köpeğin yanından geçerken köpeği farkediyor...
Ufak bir çığlık atıp korkuyor...
Köpek uykusundan uyanıyor...
Kadın kaçıyor...
Köpek (de korkup ters tarafa) kaçıyor...
Kadın "Hoşt! Hoşt!" diyor.
Köpek kaçarken kadına dönüp garip garip bakıyor...
:)
İnsan ibadet etmek için üç yüz metre yürüyor da, elindeki çöpü çöp kutusuna atmak için on metre yürümüyor.
Okuduğum bir sağlık kitabında, on beş yıl boyunca Hindistan’ın Hunza Vadisi’nde yaşamış İskoç Doktor Sir Robert McCarrison, burada yaşayan yüz yirmi bin kişinin ortalama yaşam süresinin yüz yirmi yıl olduğunu, vejetaryen olduklarını belirtiyor. Yazın taze meyve ve sebze, kışınsa daha çok tahıl filizleri, kayısı kurusu ve koyun peynirleri tüketirler diyor. Kitap 2005 yılında yayınlanmış.

Bu toplumu biraz merak edip internetten aradım, 
http://osmansoysal.com/yazilarim/muhtelif/153-oeluemsuez-insanlarn-vadisi-hunza.html sayfasında Fransızca’dan Türkçe’ye çevrilmiş bir kaynak buldum. Bu yazı ise 2012 yılında yayınlanmış. Bu yazıya baktığımızda “Beslenmeleri” başlığının son paragrafında “Bir ya da iki koyun kestikleri Aralık ayı dışında hemen hemen hiç et tüketmemektedirler.” yazıyor ve nüfusunun otuz beş bin kişiyi bulduğunu belirtiyor.

Kitaba göre vejetaryenler ve yüz yirmi bin nüfusları var, internetteki yazıya göre muhtemelen sadece bir ay et tükettikleri ve otuz beş bin nüfusa sahip oldukları belirtiliyor.

Kitap, orada on beş yıl yaşamış bir doktordan bilgi aktarıyor; internetteki yazı ise McCarrison’dan 50 yıl sonra yani 1960 yıllarında John H. Tobe’nin Hunzalıları ziyaret ederek gözlemlediğini belirtiyor.
“Ancak Tobe, birkaç hafta kalma imkanı bulduğu köylerde yüz yaşın üzerinde 12 ve seksen yaşın üzerinde 100 erkeğin varlığını tespit etmiştir.”

Bu ilginç toplumun yaşamına bir ara göz atmanızı tavsiye ederim.
Ne çıkar dünyası ama.
"Üç barış vardır: Birinci barış, en önemli barıştır. İnsan ruhundadır o. İnsan, kainatla ve kainatın bütün güçleri ile olan ilişkisini, beraberliğini farkettiğinde, kainatın merkezinde Büyük Ruh'un durduğunu ve bu merkezin her yerde, her birimizin içinde olduğunu farkettiğinde birinci barış sağlanmıştır. Bu gerçek barıştır, diğerleri sadece bunun akisleridir. İkinci barış iki fert arasında olan barıştır. Üçüncü barış ise iki millet arasında yapılır. Fakat hepsinden önce, anlamalısınız ki 'gerçek barış' dediğim birinci barış, insanın ruhundaki barış yoksa ne fertler ne de milletler arasında barış olabilir."
Kızılderili atasözü
Pidenizi Sarellesiz yemeyin.
İftarda Algida almayı unutmayın ama.
İnşallah sana da nice ramazanlar nasip olur torunum. Avea.
Ramazan bereketi Migros'ta.
Ramazan bereketinin vazgeçilmezleri Sütaş lezzetleri.
Şenpiliç. Sofranın bereketi ramazanın şenliği.
İftarda ülker için. Sahurda ülker için...
Sekiz kişi uçağa binmişler. Bunlardan ikisi farklı porsiyon ama ne sipariş ettikleri belli olmayan yemekleri beklerken, Gamze ve Hasan’ın üç farklı renkten oluşan kutuları amaçsızca üst üste dizerken hangi ampulün kaç saatte kaç volt yakacağı ihtimali üzerine tartışmaya başladıklarını görürler. Bunu izlemek istemeyen, içlerinden en sanatsal ruhlusu, adını şu an hatırlayamadığım kişi ki galiba hatırlamak da istemiyorum, hayal gücünün sınırlarına ulaşmak ister ve kırmızı telefon kulübesinin içinde başlattığı halay çekmeyi dışına kadar taşırıp bütün halk oyunlarını adeta etrafında oynatarak zevk alır, fantezi sonuçta bir şey diyemezsin. Bu fantezi rüyasını haber alan İngilizlerin su deposu görünümünde olan tankları uçağa öpücük gönderir. Araya Jandarma girer. Neler oluyor burada durun siz kardeşsiniz derkeeennnn, adı gibi kendisi olan Gizem oralardan bir yerden çıkar ve jandarmaya 100 yıl yalnızlık kitabını verir. Böylelikle TARİH yeniden yazılırken, odadaki iki kişinin 11:29’a süper odaklandığı görülür. Seni de gereksiz bir merak sarar: “Acaba önce hangisi diyecek?” diye düşünürkennnn, ikisi birden söyler. Olabildiğince anlaşılır ve hızlıca sarfedilen cümle: “Sınav süresi bitmiştir kitapçıkları kapatın lütfen.”
Dışarı halay çekerek çıksak?
Dikkat!
Facebook'taki en iyi son virüs olsa gerek:
Arkadaşınızdan size mesaj geliyor ama muhtemelen kendisinin haberi yok.
İnandırıcı kısmı ise, siz mesaja cevap verdikçe karşı taraftan mesaj geliyor.
Şu an virüs İngilizce ama Türkçe'si de çıkar muhtemelen.

Mesaj şöyle başlıyor ve ben cevap verdikçe devamı geliyor:

"Arslan deli misin?
...
Bana gönderdiğin iğrenç fotoğrafları görmedin mi?
...
Bak öyleyse http://...........

Fazladan bir nokta koydum onu sil sadece."

Ve siz bağlantıya tıkladığınızda facebook giriş sayfası açılıyor.
Facebook'tan sizi çıkmış gibi gösteriyor ve tekrar giriş yapmanız isteniyor.
Ancak, açılan pencere gerçek facebook adresi değil.
Siz oraya e-postanızı ve şifrenizi girdiğinizde, muhtemelen hesabınız çalınıyor veya size de virüs bulaşıyor.
Demin karşılaştığım bir olay.
Bilginize.
Kalbin gerçek, derin barışı ve tüm ruhun huzuru sadece yalnızlıkta bulunur.
Arthur Schopenhauer
Umut insanı uyandıran bir rüyadır. - Aristoteles
Umut sadece eziyetin süresini artırır. - Friedrich Nietzsche
Ne var ki her yandan «düşünmeyin! aklınızı kullanmayın! » diye bağırıldığını işitiyorum. Subay, «Düşünme, eğitimini yap! », maliyeci «düşünme, vergini öde! », din adamı «düşünme, inan! » diyorlar.
~Immanuel Kant
Bazen evdeki çöpün içine elimi sokmak zorunda kalıyorum çünkü geri dönüşüm ayrıştırma konusunda ben daha duyarlıyım. Askerde eğitime çıkınca da mavi kapakları toplardım. Her gün yerlerden en azından 30-40 kadar toplayabiliyordum. Sonunda gözüm mikrop kaptı.
Demek istediğim, herkesin en azından bu kadar duyarlı olması gerekir çünkü ben herkesin duyarlı olması gerektiği kadar duyarlıyım sadece. Yaparken de hiç yorulmuyorsunuz, gerçekten!  Bir de yakınlarımı alıştırabilsem...
John F. Kennedy: "Bizim, sizi otuz kere yok edecek kadar füzemiz var."

Nikita Khrushchev: "Bizim, sizi yalnızca bir kez yok edecek kadar füzemiz var, fakat bu bize gerekenin tümü."
Bizler sırlarla dolu bir evrende bir rüyanın rüyasını görmekteyiz. Gerçekte bildiğimiz hiçbir şey yoktur. Bildiğimizi sandığımız şey sadece olaylardır. O olaylar ki, bilmediğimiz bir objeyle asla bilemeyeceğimiz bir süjenin birbirlerine olan ilgisinden doğmuştur.
-Immanuel Kant

Vivaldi : La Follia

Franz Schubert - Piano Trio No 2 in E flat major



Kıbrıs’ı soyarak birleştirdi


Açık havada kapalı reklam


Dünya Değerler Araştırması (The World Values Survey), farklı kültürlerin sosyo-kültürel, ahlâki, dinî ve politik değerlerini betimlemek ve karşılaştırmak üzere geliştirilmiş ve halen dünya çapında devam etmekte olan küresel bir sosyal bilim ve araştırma projesidir.

1981'den bu yana yaklaşık 80 kadar ülkede gerçekleştirilen dünyanın en büyük sosyal bilim araştırması niteliğini taşıyor.

Merkalılara… 
www.worldvaluessurvey.org

Data & Documentation -> Online Analysis bölümünden çevrimiçi analiz yapma imkânını sunuyor.