16 Şubat 2014 Pazar

Her türlü müziği dinlerim ama Türk Sanat Müziği'nin yeri daima ayrı.
Evet... Kadınların çektiği zorlukları adamlar çekseydi...


This Is What Women Must Feel Like…Everday. Experienced By A Man. Must Watch.

http://damn.com/p/this-is-what-women-must-feel-likeeverday-experienced-by-a-man-must-watch/


Artık her şey Çin'den geliyor diye yakınıyoruz da, her şeyin ucuzuna kaçtığımız için artık hep Çin'den geliyor demiyoruz.
Bu beyin bize düşünmeyelim, anlamayalım, sorgulamayalım diye mi verildi?



"Hoag cismi veya Hoag nesnesi karakteristik olmayan bir gökada, bilinen türüyle halkalı gökada. Bu nesnenin görünüşü ve onun narin yapısı, profesyonelleri büyülediği kadar amatör gökbilimcileri de etkiler. 1950 yılında Arthur Allen Hoag tarafından keşfedildikten sonra bu adı almış ve gezegenimsi bulutsu veya tuhaf gökada olarak tanımlanmıştır.

Yaklaşık 600 milyon ışık yılı uzaklıkta Yılan takımyıldızında bulunan, yaşlı sarı çekirdeği çevreleyen genç sıcak mavi yıldızların oluşturduğu mükemmel halkasıyla büyüleyici bir gökada.

Samanyolu gökadasından biraz daha büyüktür."

Wikipedia

6 Şubat 2014 Perşembe

Yol, bilemediğimiz kadar uzun.
Ulaşmak, bilemediğimiz kadar uzak.
Zifiri karanlığın yaydığı parlak ışık, anlayamadığımız kadar derin.
Trafik polisi gözümün önünde kırmızı ışıkta geçti.
Kuralı uygulatmaya çalış ama sen uygulama.
Dediğini yap, yaptığını yapma. 
Kendin paylaş kendin beğen yapanları gördükçe aklıma kendin pişir kendin ye geliyor. Sonra güzel yeşil bir alan, piknik yerleri, tertemiz hava, bir tarafta mangal yapan, bir tarafta top oynayanlar, yeşil temiz tepeler, kelebekler, kuşlar, piknik yapanlar, ip atlayanlar, fotoğraf çekilenler, göl manzarası, deniz manzarası veya dağ manzarası, sessiz sakin ağaçlarla dolu yerler... Yapmayın. 
Şimdiki hırsızları savunma biçimi: "Öncekiler çalmadı mı? Çaldı. Bunlar da çalsın."
-"İyi de senin paranı çalıyor?"
"Çalsın, yakışır. Dik dur eğilme, Türkiye seninle!"
Bu toplumdan bir şey olur mu? Olmaz. 
1905 & 2005
Market Street in San Francisco 
http://www.youtube.com/watch?v=NINOxRxze9k
http://www.youtube.com/watch?v=Vqcz_tllnwM
Açık büfelere "Yiyebileceğiniz kadar alın.
Yetmezse gelin, bir daha alın." yazılmalı.
Açık büfe olunca, bazıları tabağında en yüksek dağ yapma yarışına giriyor sanki. Sonra? Çöpe. Ama bazıları öyle çok alıyor ki, sanırsın iki gündür bir şey yememiş. Meğer yiyemediklerini, çantasında gizlediği poşete koymak için çok almış.
Para verdi de almak sınırsız oldu ya... çatlayana kadar yer, çantasıyla da götürebildiği kadar götürür. Her türlü insanımız mevcut. 
Haklı olduğun halde kanunen hiçbir şey yapamazsan ve hakkını ararsan, sana terörist derler.
Kısacası, bu ülkede hakkını ararsan terörist olursun.
Bir kitap yazdığını düşün. Neden yazdın? En genel ve basit cevabı ile, düşüncelerini daha çok kişiye iletebilmek için. Kitabını bastırdın… dağıtımlar başladı… ve artık piyasada. Bir merakla bekliyorsun, acaba satılır mı? … Kitabın tek tük gidiyor… yavaşça satmaya başlıyor… Satıyor… satıyor… Kitabın satışları artıyor. Evet! Kitap çok satıyor! Kitap beğenildi! Daha çok, daha fazla basım yaptırıyorsun. Binler satıyor… yüzbinler satıyor… Milyonlara çıktı! Artık neredeyse her yüz kişiden biri senin kitabını alıp okudu. Ve halâ satmaya devam ediyor. Kitabın bugüne kadar en çok satılan kitaplar arasına girdi. Evet! Artık neredeyse herkes senin kitabını okuyor! En doğru bulduğun düşüncelerin, artık insanlar üzerinde etkili olmaya başlayacak. Artık toplum, daha bilinçli, daha iyi bir seviyede yaşama yolunda adımlar atabilir. Artık toplumun daha güzel yaşamasını bekliyorsun, buna bütün kalbinle inanıyorsun. Yavaşça değişeceğiz, yakında… çok yakında. Yavaşça olacak… Olacak… Bu hafta? … Olmadı. Yarın belki. Evet, yarın… Evet? Hm, belki aceleci davrandın. Belki tam kavramadılar? Belki cesaret edemediler farklı düşünceleri uygulamaya. Bir hafta geçsin bakalım, belki önümüzdeki hafta… Belki… Bir ay daha bekleyelim. Haftalar geçiyor, aylar geçiyor… Çok satmaya başladığından beri tam bir yıl oldu. Ve? Ne oldu? Herkes okuyor ama! Sen okudun mu? Evet! Ya sen okudun mu? Evet! Ve? Ama bir şey var… Herkes okuyor, ama kimse okuduğunu anlamıyor!


Kâbe, (Arapça الكعبة المشرفة ‎, hürmetli mescitMekke'de bulunan yaklaşık olarak küp şeklinde bir ibadethanedir. İslâm dininin ilk ve en kutsal mekânı kabul edilir. Bu yapının etrafında Mescid-i Harâm bulunur. Kur'an'da Kâbe'nin İbrahim ve oğlu İsmail tarafından inşa edilmiş olduğu belirtilir.
Dünya'daki bütün Müslümanlar, nerede olurlarsa olsunlar, namazlarını Kâbe'ye dönerek kılarlar. Kâbe'nin olduğu yöne kıbledenir. İslâm'ın beş temel şartından biri olan Hac sırasında Kâbe; farz olan ziyaret tavafı ve vacib olan veda tavafı ile en az iki kere tavaf edilir. Bunların dışındaki tavaflar ise sünnettir. Tavaf, (yukarıdan bakıldığında) saat yönünün tersine bir yönde Hacerü'l-Esvedköşesinden başlayarak Kâbe'nin etrafında yedi tam tur yürümektir. Tavaf sırasında dönülen her bir tur'a ise şavt denir. Tavaf ayrıcaUmre'nin de şartları arasındadır. Hac sırasında yaklaşık 6 milyon hacı toplanarak aynı gün tavaf yaparlar.

Kaynak: Wikipedia
Şemsiyeni açsan bir türlü, açmasan bir türlü.
Çünkü yağan biraz bereket, biraz zehir.
Hayvancılık azaltıldı, yeşil alan azaltıldı.
Geliştiğimizi ifade ediyormuş beton şehir!
Kimisi kuşlar aç kalmasın diye onlara ekmek atar, kimisi de onları zevkine avlar. İkisi de insan. Biri öldürmekten zevk alır, biri yaşatmaktan.
"Ölmekten korkuyorsun, yaşamaktan korkuyorsun.
Bu ne biçim bir gidiş!"
Neale Donald Walsch
http://www.streetfilms.org/groningen-the-worlds-cycling-city/

İzlerken bile mutlu oldum.
En gencinden en yaşlısına kadar herkes bisiklet kullanıyor.
Bisiklet yolları, bisiklet parkları, merdivenlerdeki bisiklet yolları...
15 dakika 35 saniye. Keyif alarak izledim.
Sırt üstü yatıyorsun denizinde Mağusa'nın. Güneş batıyor, gökyüzünün laciverti yavaşça kararıyor, yıldızlar birer birer parlıyor. Hiç ses yok, ışık yok, dalga yok, rüzgâr yok, çevrede senden başka kimse yok. Karanlığın içinde sadece gökyüzüne bakıyorsun. Yavaşça çıkan harika yıldızlardan başka bir şey görmüyorsun. Sadece onlara bakıyorsun. Uzun uzun izliyorsun. İzledikçe, daha çok yıldız görüyorsun. Her biri ayrı yerden parlıyor, yavaşça izliyorsun, uzun uzun.
Çayı şekersiz iç, kahveyi şekersiz iç ama sonra gidip pasta ye, çikolata ye, bisküvi ye, tatlı ye, kek ye, helva ye, kestane şekeri ye, profiterol, sütlaç, künefe, supangle, keşkül, güllaç, baklava... Oldu mu şimdi?  Neymiş, "ben sağlıklı besleniyorum, şekersiz içiyorum" tatlıları görünce her şey değişiyor ama? 
Yıllar önce Ceviz Kabuğu programında bilgisayarın hard diskinin nasıl sınırsız yapılabileceğinden bahsedecekti, araya reklamlar girdi. Reklamlardan sonra yoktu, programı terkedip gitmişti, diye hatırlıyorum halâ.

Medyanın neredeyse hiç yer vermediği, bu değerli kişiyi halâ tanımayanlar için paylaşıyorum. Ve medyayı pek güvenilir ve faydalı bulmamamın sebeplerinden biridir; ülkesine, diline ve bilime katkıda bulunan insanlara yer vermemesi. En azından bir kitabını okumuş ve birkaç röportajını izlemiş olmalısınız. Dünyanın en genç bilim insanı ünvanı halâ onda.


Oktay Sinanoğlu`nun Hayatı

""Kitap okuyunca ne değişecek ki?" diye düşünüyorsan, elindeki kitaba iyi bak. O da bir zamanlar odundu." demiş biri. 
Avrupa Birliği’nin köy politikası….
Kayıt : 15 Ocak 2014
Yazan : Ali Ekber Yıldırım

"Yerel seçimlerden sonra 16 bin 82 köyün haritadan silineceğini dün yazdık. Uygulanan tarım politikaları, çıkarılan yasalarla, Atatürk’ün “Milletin efendisi” dediği köylüler zorla kentli yapılıyor. Küçük üreticilik yok ediliyor.
Türkiye köyü, köylülüğü yani kırsalı yok ederken Avrupa Birliği ve diğer ülkeler ne yapıyor.?

Daha önce bu sütunda yazdığımız gibi Birleşmiş Milletler 2014′ü “Aile Çiftçiliği Yılı” ilan etti. Kırsalda sürdürülebilir üretim için aile çiftçiliğinin, küçük üreticiliğin önemi vurgulanıyor. Onların desteklenmesi isteniyor.
Avrupa Birliği’nde tarım ve kırsal desteklerde aile işletmeciliğine pozitif ayrımcılık yapılıyor. Kırsal kalkınma destekleri her yıl artırılıyor.
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Avrupa Birliği ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü’nün derlediği bilgilere göre Avrupa Birliği’nin toplam tarım destekleri içerisinde kırsal kalkınma desteklerinin payı her yıl artıyor.
Avrupa Birliği’nin Yıllar İtibariyle Kırsal Kalkınma ve Ortak Tarım Politikasına (OTP) ayırdığı bütçeye ve oranlarına bakıldığında 2007 yılında Ortak Tarım Politikası bütçesi 52.4 milyar Avro iken kırsal kalkınma desteği 9.6 milyar Avro ile yüzde 18.3 paya sahipti. 2012 yılında 12.7 milyar Avro’ya ulaştı. Toplam destekler içersindeki payı yüzde 22.4′e çıktı.
Önümüzdeki 7 yıllık dönemi kapsayan 2014-2020 bütçesinde kırsal kalkınma desteklerinin daha da artırılması öngörülüyor.
Avrupa Birliği bu destekleri verirken neyi amaçlıyor?
1- Tarım, ormancılık ve kırsal alanda yenilik ve bilgi transferinin hızlandırılması.
2-Tarımsal üretimin tüm alanlarında rekabetin artırılması ve işletme verimliliğinin sağlanması.
3-Tarımda besin zinciri organizasyonunun ve risk yönetiminin geliştirilmesi.
4- Tarım ve ormancılığa dayalı ekosistemin korunması ve geri kazanımı.
5-Tarım, gıda ve ormancılık sektöründe düşük karbon ve iklime dayanıklı tedbirlerin desteklenmesi ve kaynak etkinliğinin geliştirilmesi.
6-Kırsal alanlarda sosyal katılım, yoksulluğun azaltılması ve ekonomik gelişmenin sağlanması.
Avrupa Birliği kırsal kalkınmanın desteklenmesi amacıyla üye ülkelerin yanı sıra Türkiye gibi aday ve potansiyel aday ülkelere de hibe destekleri sağlıyor. Kırsal Kalkınma Yatırımlarının Desteklenmesi(IPARD) adıyla bu destekler Türkiye’de 42 ilde uygulanıyor.
Özetle, Avrupa Birliği, gelişmiş diğer ülkeler kırsal kalkınmayı desteklerken, köyde aile çiftçiliğini yaşatmaya çalışırken, Türkiye’de köyler kentlerin mahallesi yapılarak kırsal ve köy kavramları yok ediliyor. Bunun doğuracağı sakıncaları 30 Mart yerel seçimlerinden sonra göreceğiz.
******
Gıda güvenliği tehlikede mi?
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı “Gıda İşletmelerinin Kayıt ve Onay İşlemlerine Dair Yönetmelikte” çok önemli bir değişiklik yaptı. 7 Ocak 214′ tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan değişiklikle gıda işletmelerinde istihdamı zorunlu olan Gıda, Kimya, Ziraat Mühendislerinin ve Veteriner Hekimlerin bağlı oldukları meslek odalarınca belgelendirilmeleri zorunluluğu kaldırıldı.
Yapılan değişikliğe meslek odaları büyük tepki gösterdi. Türkiye Mimar Mühendis Odaları Birliği’ne bağlı Gıda Mühendisleri Odası, Kimya Mühendisleri Odası, Ziraat Mühendisleri Odası ve Türk Veteriner Hekimleri Birliği Merkez Konseyi’nin ortaklaşa yaptığı açıklamada yapılan değişikliğe ilişkin özetle şu görüşlere yer verildi:
“Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı bir kez daha işverenlerin baskılarına boyun eğerek, gıda güvenliğinin önemli bir ayağını sakatlamıştır. Tarladan/çiftlikten sofraya gıda güvenliğinin sağlanmasında görev alan tüm meslek disiplinlerinin odalarınca belgelendirilmesi sayesinde, sektörde zorunlu olarak istihdam edilen meslek mensuplarının görevlerini sürdürebilecekleri iş koşulları denetlenmekte. Kayıt dışı ve diploma ticareti engellenmekte. Sahte diploma ve belge önünde engel oluşturulmakta. Görevini kötüye kullanan ve mesleğini gereği gibi yerine getirmeyen meslektaşlarımız ile ilgili inceleme başlatılması sağlanmakta idi. Yapılan bu değişiklikle meslek odalarımızın Anayasa ve kanunlarından aldıkları mesleki icra yetkileri yok sayılmaktadır. Odaların sahip oldukları mesleki denetim yetkisi ile verdiği kamusal hizmetin başka bir kurum tarafından sağlanmasının mümkün olmadığı bilindiği halde bu değişiklik yapılmıştır.
Bundan sonra olacaklara bakıldığında; konuya toplumsal yarar gözetilmeksizin, insan sağlığı ve gıda güvenliği yok sayılarak seçim yatırımı olarak yaklaşıldığını söylemek bizler için üzüntü vericidir.
Bundan böyle eğitimsiz veya sahte diploma sahibi kişilerin ürettiği gıdalar nedeniyle gıda güvenliği sorunlarımız daha da artacaktır.”
Öyle anlaşılıyor ki, Hükümet meslek odalarını cezalandırmak için halkın gıda güvenliğini tehlikeye atıyor. Bu yanlıştan hemen dönülmesi gerekir."


Kaynak: http://www.tarimdunyasi.net/?p=3644#more-3644
Yağmur duası & HAARP teknolojisi ...
Benim hiç pazartesi sendromum olmadı.

Ajda Pekan & Tanju Okan - Hancı | Nostaljik Martılar

http://mail.bizimkocaeli.com/Haber/97225/guncel/torna-makinesi-kolunu-kaptirdi-kolu-koptu/Default.aspx

YOĞUN BAKIM ÜNİTESİNDE YER OLMADIĞI İÇİN KABUL EDİLMEDİ.

GEBZE'DEKİ HASTANE ARANDI VE "CEBİNİZE 45 BİN TL'Yİ KOYUP ÖYLE GELİN, YOKSA AMELİYATA ALMAYIZ."

BU HASTANELERİ TİCARETHANE YAPAN ZİHNİYETTE PARAN VARSA YAŞARSIN !

EVLİ VE 4 ÇOCUK BABASI !

YA BİLMEDİKLERİMİZ ? KAÇ KİŞİ PARASI OLMADIĞI İÇİN HAYATA VEDA ETTİ ?
İNSANA VERİLEN DEĞERDE GELDİĞİMİZ NOKTA.
ÖVÜNÜN. ALKIŞLAYIN.
Başbakan televizyona çıktığı zaman aslında dinlemek lâzım ama tahammül edemiyor ki insan, sinirleri bozuluyor. Bir başbakan bu kadar çirkin konuşmamalı.