Toplumu iyileştirmek. Budur mesele…
26 Ocak 2011 Çarşamba
Tico’lu balıkçı ve Wall Street Analizcisi
"Amerikalı bir işadamı kıyıdaki bir Kosta Rika köyünün rıhtımındayken küçük teknesiyle bir balıkçı yanaşıyormuş. Teknenin içinde birkaç iri ton balığı varmış.
Amerikalı, balıkçıya balıklarının kalitesinden dolayı iltifat etmiş ve onları tutmasının ne kadar sürdüğünü sormuş.
Balıkçı “az vaktimi aldı” demiş. Amerikalı neden daha fazla denizde kalıp daha fazla balık tutmadığını sormuş. Balıkçı ailesinin şimdiki ihtiyaçlarını karşılamaya yetecek kadar balık tuttuğunu söylemiş.
Amerikalı sormuş, “Peki zamanının geri kalanını ne yapıyorsun?”
Balıkçı cevap vermiş, “Geç saate kadar uyuyorum, biraz balık tutuyorum çocuklarımla oynuyorum, karım Maria’yla siesta yapıyorum, her akşam köye gidip şarap içiyorum ve arkadaşlarımla gitar çalıyorum. Çok yoğun ve dolu bir hayatım var senor.”
Amerikalı dudak bükmüş, “Ben bir Wall Street yöneticisiyim ve sana yardım edebilirim. Balık avlamaya daha fazla zaman ayırmalısın, daha büyük bir tekne almalısın ve bir de internet sitesi açmalısın. Ulaşılabilir bir ilerleme planı birkaç tekne için sermaye kazandırır. Sonunda balıkçı teknelerinden bir filon olur. Tuttuğun balıkları aracıya satmanktansa, onları işleyenlere doğrudan satarsın ve sonunda kendi konserve fabrikanı açarsın. Ürünü, işlenmesini ve dağıtımını kontorol edersin. Bu sahil kasabasından ayrılıp San Jose, Kosta Rika ve sonrada Los Angeles, en sonunda da New York’a taşınman gerekir. Burada işlerin bir kısmını üçüncü parti müşterilere yaptırman gerekir ki genişleyen işletmeni dikey pazarda yönetebilesin.”
Balıkçı sormuş, “Ama senor tüm bunlar ne kadar zaman alacak?”
“15-20 sene.”
“Ya ondan sonra senor?”
Amerikalı gülmüş ve demiş ki, “Bu en iyi tarafı. Doğru zaman geldiğinde şirketini halka arz edersin ve şirket hisselerini halka satıp çok zengin olursun. Milyonlar kazanırsın.”
“Milyonlar mı, senor? Peki ondan sonra?”
Amerikalı şöyle demiş, “Sonra emekli olursun, geç saatlere kadar uyuyabileceğin, çocuklarınla oynayabileceğin, karınla siesta yapabileceğin şarap içerken arkadaşlarınla gitar çalabileceğin bir köye yerleşirsin.”"
Amerikalı, balıkçıya balıklarının kalitesinden dolayı iltifat etmiş ve onları tutmasının ne kadar sürdüğünü sormuş.
Balıkçı “az vaktimi aldı” demiş. Amerikalı neden daha fazla denizde kalıp daha fazla balık tutmadığını sormuş. Balıkçı ailesinin şimdiki ihtiyaçlarını karşılamaya yetecek kadar balık tuttuğunu söylemiş.
Amerikalı sormuş, “Peki zamanının geri kalanını ne yapıyorsun?”
Balıkçı cevap vermiş, “Geç saate kadar uyuyorum, biraz balık tutuyorum çocuklarımla oynuyorum, karım Maria’yla siesta yapıyorum, her akşam köye gidip şarap içiyorum ve arkadaşlarımla gitar çalıyorum. Çok yoğun ve dolu bir hayatım var senor.”
Amerikalı dudak bükmüş, “Ben bir Wall Street yöneticisiyim ve sana yardım edebilirim. Balık avlamaya daha fazla zaman ayırmalısın, daha büyük bir tekne almalısın ve bir de internet sitesi açmalısın. Ulaşılabilir bir ilerleme planı birkaç tekne için sermaye kazandırır. Sonunda balıkçı teknelerinden bir filon olur. Tuttuğun balıkları aracıya satmanktansa, onları işleyenlere doğrudan satarsın ve sonunda kendi konserve fabrikanı açarsın. Ürünü, işlenmesini ve dağıtımını kontorol edersin. Bu sahil kasabasından ayrılıp San Jose, Kosta Rika ve sonrada Los Angeles, en sonunda da New York’a taşınman gerekir. Burada işlerin bir kısmını üçüncü parti müşterilere yaptırman gerekir ki genişleyen işletmeni dikey pazarda yönetebilesin.”
Balıkçı sormuş, “Ama senor tüm bunlar ne kadar zaman alacak?”
“15-20 sene.”
“Ya ondan sonra senor?”
Amerikalı gülmüş ve demiş ki, “Bu en iyi tarafı. Doğru zaman geldiğinde şirketini halka arz edersin ve şirket hisselerini halka satıp çok zengin olursun. Milyonlar kazanırsın.”
“Milyonlar mı, senor? Peki ondan sonra?”
Amerikalı şöyle demiş, “Sonra emekli olursun, geç saatlere kadar uyuyabileceğin, çocuklarınla oynayabileceğin, karınla siesta yapabileceğin şarap içerken arkadaşlarınla gitar çalabileceğin bir köye yerleşirsin.”"
Alıntı
24 Ocak 2011 Pazartesi
23 Ocak 2011 Pazar
18 Ocak 2011 Salı
14 Ocak 2011 Cuma
12 Ocak 2011 Çarşamba
11 Ocak 2011 Salı
"Konfüçyüs’e sormuşlar: “Bir memleketi yönetmeye çağrılsaydınız, yapacağınız ilk iş ne olurdu?”
Büyük düşünür şöyle cevap vermiş: “Hiç kuşkusuz dili gözden geçirmekle işe başlardım.” Dinleyicilerin şaşkın bakışları arasında sözlerine devam etmiş:
“Dil kusurlu olursa, sözcükler düşünceyi anlatamaz. Düşünce iyi anlatılmazsa, yapılması gereken şeyler doğru yapılamaz. Ödevler gereği gibi yapılmazsa, töre ve kültür bozulur. Töre ve kültür bozulursa, adalet yanlış yola sapar. Adalet yoldan çıkarsa şaşkınlık içine düşen halk, ne yapacağını, işin nereye varacağını bilmez. İşte bunun içindir ki, hiçbir şey dil kadar önemli değildir.”"
Büyük düşünür şöyle cevap vermiş: “Hiç kuşkusuz dili gözden geçirmekle işe başlardım.” Dinleyicilerin şaşkın bakışları arasında sözlerine devam etmiş:
“Dil kusurlu olursa, sözcükler düşünceyi anlatamaz. Düşünce iyi anlatılmazsa, yapılması gereken şeyler doğru yapılamaz. Ödevler gereği gibi yapılmazsa, töre ve kültür bozulur. Töre ve kültür bozulursa, adalet yanlış yola sapar. Adalet yoldan çıkarsa şaşkınlık içine düşen halk, ne yapacağını, işin nereye varacağını bilmez. İşte bunun içindir ki, hiçbir şey dil kadar önemli değildir.”"
9 Ocak 2011 Pazar
7 Ocak 2011 Cuma
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)